Yalanın, birden fazla tanımı yapılabilir.
Birden fazla yalan türünden de söz edilebilir.
Bana göre yalan; gerçeğin aksini söylemektir.
Türlerine gelince, ben iki türünü gördüm.
Yalanı, tasarlayarak söyleyenler olduğu gibi
Başkasından duyduklarına ilaveler yapmak suretiyle de yalan söyleyenler var.
Birinci türler, yalan üretme merkezi gibi çalışıyor.
Hemen her zaman ve hemen her konuda yalan üretebiliyor.
Kendilerine yalancı denmesinden de etkilenmiyorlar.
Bu anlamda yeteri kadar cesurlar.
İkinci türler ise daha korkak.
Yalancı olarak adlandırılmak istemiyorlar.
Bu nedenle de yalanlarının ortaya çıkmasının ardından,
‘Yanlış anlaşılmışım, bana yanlış anlatılmış. Bana söyleneni söyledim’
Gibi sığınacakları alanlar yaratıyorlar kendilerine.
Yalancıların en zavallısı bu türler.
Yalanla birlikte hazırlıyorlar ikinci ve üçüncü yalanlarını.
Bunları amacı çoğu zaman kendilerini pazarlamak.
Dürüst olma, dürüst görünme gibi dertleri olduğu için bunlar daha zararlı.
Yapamayacakları iş, satamayacakları insan yok bunların.
Bazen, duydukları kişiye fatura ediyorlar yalanlarının bedelini.
Doğrudan yalancılar,
Kendi düşünüp kendi söyleyenlerin ise başka hesapları var.
Yalancı olarak biliniyorlar ve bundan etkilenmiyorlar.
Kafa bulandırmak istiyorlar.
Sel önünden kütük kapmak amaçları.
Gerçeğin ortaya çıkma ihtimaline karşı da hazırlıklılar.
İçinde bulundukları açmazı, aşmak amaçları.
Derileri kalın ve açığa çıkmaları halinde bile renk değişikliği oluşmuyor yüzlerinde.
Bir de toplum onları tanıyor.
İlk kez yalan söylemedikleri için doğal sayıyor.
Yüzüne vurmuyor, yüzsüz oldukların biliyor herkes.
Yalan söylemenin güven sarsıcı olduğunu, insanın kişiliğini tahrip edip mahcup ve rezil ettiği gerçeği bile umurlarında değildir.
Onlar, bu sonuçlarla defalarca karşılaşmış ve etkilenip ders almamıştır.
Yapabildikleri tek hamle,
Her yalandan sonra, sonuçların gizlemek için yeni yalanlar bulmaktır.
Bazen hangisinin daha tehlikeli olduğunu düşünüyorum.
Yalan söylediğini bildiklerim, daha masum geliyor.
Hiç değilse yalan söylediklerini biliyorum.
Yorumlar kapalı.