Atatürk’ün Yenişehir’e İlk Gelişi(2)

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

tyc

Atatürk’ün 1926 Yılında Yenişehir’e İlk Gelişinin Canlı Tanıklarından M. Emin Lapacı Ve Köprühisarlı Mehmet Çer İle Köprühisar’da Yapılan Görüşmeden Bir Görüntü.

Soldan Sağa: M. Emin Lapacı, Turgut Yüce, Mehmet Çeri (2003 Yılı)

yuce-1

Atatürk’ün Yenişehir’e gelişiyle ilgili diğer tanık olan Mehmet Çeri (1915-2008) ile görüşmek için Kıbrıs Gazisi Emekli Deniz Astsubay Başçavuş Kamil Öz ve Süleymanpaşa İlköğretim Okulu Emekli Müdürü merhum Hasan Bingöl (1951-2012) ile birlikte Köprühisar Köyü’ne gitmiştik. Burası Hasan Bingöl’ün köyü olunca, Mehmet Çeri’nin evini bulmak, ziyaret etmek çok hoş ve kolay olmuştu.

Hasta yatağından doğrulan Mehmet Amca’ya Atatürk hakkındaki düşüncelerini ve Veysel Uyanık’a anlattığı o günkü anılarını bize de anlatmasını söylemiştim.

yuce

Mehmet Çeri Titreyen Sesiyle O Anı Şöyle Dillendiriyordu;

“O zamanlar köyümüzde Jandarma Karakolu vardı. Gazi Paşanın Bilecik’ten geleceğini muhtara Jandarma Komutanı söylemiş. Muhtar da köylüye haber verince o gün kimse tarlaya gitmedi. Köprübaşında hepimiz toplandık. Çok da kalabalık olmuştu. Hasta döşeğinden kalkıp o haliyle gelenler bile vardı. Jandarma Komutanının ‘Gazi Paşa Hazretleri Sefa Geldiniz’ yazılı beyaz çarşafı köprü başına asmışlardı. O zaman bu köprü tahtadandı. Burada epey bekledik. Kimse de bir yere gitmiyor, Atatürk’ü büyük bir sevinç ve heyecanla bekliyorduk. Uzun bir bekleyişten sonra Atatürk geldiğinde hepimiz alkışladık. Arabasından indi. Köyümüzün ileri gelenleriyle kısa bir süre sohbet etti. Köyümüzün İmamı olan Derbentli Hafız Mustafa Efendi ise ‘Paşam köyümüzde genç insan kalmadı, mahsulleri toplamakta zorlanıyoruz. Emir buyursanız da bu ovanın gençleri bundan böyle askerliklerini kendi kasabalarında yapsınlar ki, hasat zamanı ürünlerimizi telef olmadan ambarlarımıza koyabilelim’ deyince; Gazi Paşa’nın kızdığı yüzünden okunuyordu. Başında sarığı, üstünde cübbesi olan köyümüz imamına;

‘Hoca efendi sen de köyüne döndüğünde, ey cemaat bundan böyle vakit namazlarınızı camide değil de herkes kendi evinde kılsın diyebilir misin?’ sorusu karşısında, Hoca Efendi çok mahcup olmuştu. Ayrıca böyle resmi kıyafetle dışarıda dolaşılmayacağını da Hocaya hatırlatmıştı. Bu Cumhuriyeti kuran yüce insan bizim aramızdaydı o gün. Ömrümce O’nu hep sevdim. O’na yaraşır bir insan olmak için, Cumhuriyet Halk Partisinin neferi oldum. Gücüm yettiğince hiç bir karşılık beklemeden ömrümce çalıştım. Cumhuriyet Gazetesi’nin daimi okuyucusuydum. Şimdi ise 88 yaşındayım doğru dürüst gözüm görmüyor, kulağım duymuyor dışarı bile çıkamıyorum,” demişti.

Kurtuluş Savaşı sırasındaki çektiği sıkıntıları Yunanlıların yaptığı zulümleri anlatırken, gözlerini eliyle siliyor, sesi daha da titriyordu.

 “Atatürk olmasaydı bu topraklarda şimdi kimler olurdu.” diyor, bu uğurda ölen bütün şehitlerimize ve başta Atatürk olmak üzere bütün silah arkadaşlarına rahmetler diliyordu.

Bu sohbetlerimizden sonra Cumhuriyet tarihimize tanık olan bu büyüklerimizle ilişkilerimiz ömürlerinin sonuna kadar aralıklarla da olsa devam etmişti. Veysel Amca ile hemen hemen her gün buluşup, görüşürdük.

Arada bir Emin Lapacı ile buluşur sohbet ederdik. Aklımız estiği zaman üçümüz bir olur, ya Köprühisar Köyü’ne Mehmet Çeri’ye, ya da Osmaniye de yaşayan Hüseyin Kaplan’a (1915) ziyarete giderdik.

Ve son olarak da Bilecik’e gitmiştim. Yerel Tarih Araştırmacısı olduğunu bildiğim Bilecik Esnaf ve Sanatkarları Kefalet Kooperatifi’nin Eski Yönetim Kurulu Başkanı olan merhum Hayati Uzun’u ziyaret ederek, elimdeki Yılmaz Akkılıç’ın Atatürk ve Bursa adlı kitabının ilgili paragraflarını gösterip birlikte okumuştuk.

Atatürk’ün 19 Mayıs 1926 tarihinde Bozüyük’e geldiğini, İbrahim Çolak’ın Kereste fabrikasının açılışını yaptığını, ertesi gün de Bursa’ya geçtiğini okuyup söylüyor. Bir taraftan da doğrudur diye tasdik ediyordu.

Kitaplığından mavi renkli geniş bir dosya çıkarıp; “Bu dosyada” diyerek, ilgili sayfayı açıp, okumaya başlamıştı.

“Atatürk 19 Mayıs 1926 tarihinde silah arkadaşı ve Büyük Millet Meclisinin de 2. dönem Ertuğrul (Bilecik) mebusu olan İbrahim Çolak’ın, kereste fabrikasının açılışını yapmak üzere Bozüyük’e gelmiş. O gece Bozüyük’te kalıp, 20 Mayıs 1926 günü de Vali Tevfik Bey ile birlikte Bozüyük’ten Bilecik’e gelmiş. Bilecik Vilayet Konağını ziyaret ettikten sonra Yenişehir üzerinden Bursa’ya geçmiş,” diyordu.

Bu dört anıyı sırasıyla merhum Yılmaz Akkılıç üstadıma anlattığım zaman, “Araştırmaya değer bir konu, fakat elimizde belge olmayınca hiç bir şey yapamıyoruz” demişti.

Bu konu ile ilgili son hatırayı ise Yenişehir Belleği adlı kitabımı okuyan Necmettin Gençalp (1931) ile Mayıs 2011 de karşılaştığımızda babasının da Atatürk’le ilgili anısı olduğunu belirtip, şöyle dile getirmişti;

13

“Babam Mustafa Gençalp (1902-1962) henüz 24-25 yaşlarında iken Yenişehir Postanesi’nde yeni göreve başlamış. Atatürk’ün Bilecik istikametinden Yenişehir’e geleceğini o gün daireden öğrenmiş. Kasaba halkının da haberi olunca, bütün mektepler sivil halk ve resmi erkân Bilecik yolunda toplanıp, Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı uzunca bir zaman beklemişler. Postane de bu günkü eski yerinde imiş. Babam görevli olduğu için daireden de ayrılamıyormuş. Arada bir dışarı çıkıp halkın coşkusuna tanık olup tekrar daireye dönüyormuş. Nihayet Bilecik Yolu tarafından çığlık sesleri, alkışlar yükselince babam da daireyi bırakıp, Süleyman Paşa Türbesinin yanında beklemeye başlamış. Her taraf çok kalabalıkmış. Atatürk Kumluk Camii önüne arabasıyla geldiğinde, aşağı inmiş. Maiyetine su ister gibi işaret yapınca, babam da, postaneye koşarak müdürünün masasındaki su dolu cam sürahi ile bardağı kaptığı gibi Atatürk’ün önünde bitmiş. Önce selamını verip, huzurunda doldurduğu bardağı ilkin babam içmiş, bardağı çalkalayıp temizledikten sonra da suyu bu kez Atatürk’e ikram etmiş. Atatürk bu durum karşısında çok memnun olmuş. Yaverine “Bu gencin adını not almasını,” söylemiş. Babası Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e su ikram etme şerefine nail olduğu için, Necmettin Ağabey de babasının o günkü gururunu yaşar gibiydi.

Cumhuriyetimizin Kurucusu Yüce Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 20 Mayıs 1926 tarihinde Yenişehir’den geçtiğine tanık olan, geçtiğimiz dört beş yıl içinde yitirdiğimiz adı geçen büyüklerimizin bu anılarını belgeleyen; Değerli Araştırmacı Yazar Nezaket Özdemir’in Atatürk’ün Bursa’ya Gelişinin 90. Yıldönümü Nedeniyle Yayınladığı “Ulusal Basında Atatürk’ün Bursa Gezileri” adlı kitabını görmelerini çok isterdim.

Kitabın yayınlanmasında emeği geçen başta Nezaket Özdemir olmak üzere herkesi kutluyorum. Atatürk’e su ikram eden PTT Memuru Mustafa Gençalp Bundan böyle her 20 Mayıs’ta Atatürk’ün Yenişehir’e ilk gelişinin kutlanmasını ve gelenek haline gelmesini öneriyor.

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Atatürk’ün Yenişehir’e İlk Gelişi(2)
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.