Anayasa değişikliği teklifi Meclis’ten geçti.
Sürpriz olmadı ama ben, sürpriz bekliyordum.
İşin son dakikasında bile olsa vekillerin meseleyi anlayacaklarını ummuştum.
Olmadı.
Vekiller anlamadı.
Ve iş başa düştü.
*
Söze,
Bittik, mahvolduk, yok olduk… çöktük… Diye başlanabilir,
Ondan adam olmaz, şundan adam olmaz, diye sürdürülebilir,
Ve iş, bu milletten adam olmaz’a kadar götürülebilir
Ve hatta en sonunda, kimseden bir şey olmaz,
Denilerek bitirilebilir.
*
Bu hal, tam bir karamsarlık hali olup çaresizliğin kanıtıdır.
Bu çaresizlik halinin, tek örnekleri, sadece bunlar da olmayabilir.
Birileri çıkıp bu işler, yazmakla, çizmekle, konuşmakla olmaz diyebilir.
Üstelik bu karamsarların birçoğu, kendisini Atatürkçü de sanabilir.
Ne yapabilirim? Diye soracağına,
Çorbada benim de tuzum olsun, diyeceğine,
Olmazları sıralayabilir.
İşte, en tehlikeli düşünce şekli bu olur.
Bugün İçinde bulunduğumuz durumun, böyle olmadığına inanıyorum.
*
Hayatının hiçbir döneminde,
Karamsar olmamış,
Kendini çaresiz hissetmemiş bir önderimiz var bizim.
Mustafa Kemal Atatürk.
Milli Mücadele yıllarında ülkenin şartları bugünden çok daha kötü.
Karamsarlar devrededir ve Mustafa Kemal’e:
“Ordu Yok!” Derler; “Kurulur” Der.
“Para Yok!” Derler; “Bulunur” Diye cevap verir.
“Düşman Çok” Dediklerinde yine tereddüt etmez; “Yenilir” Der.
Ve bütün dedikleri olur.
*
Referandumu, bu ülkenin önüne gelmiş bir şans olarak görüyorum.
Egemenliğe ve Türkiye Cumhuriyeti'ne sahip çıkılacak,
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, düsturu yeniden tesis edilecektir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin tapusu, Millet’e aittir.
Ve bu millet, bu tapunun bedelini, kanıyla ödemiştir.
Bu nedenle de Meclis’in itibarsızlaştırılmasına HAYIR diyecektir.