Dünyayı Güzelleştirenler Olgun İnsanlardır
Sokrates, “Bir tek şey biliyorum, o da hiçbir şey bilmediğimdir.”der. İşte bilgelik ve olgunluk budur.
Olgunluk öğrenmek, değişmek, serpilip gelişmektir.
Olgunluk doğru olanı yapma yeteneğidir.
Olgun insan, eleştirileri anlayışla karşılar ve onlardan ders çıkarır.
Olgun insan, kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkalarına yapmaz.
O, tutkularının tutsağı olmaz, kavgadan kaçınır ve açgözlülük yapmaz.
Olgun insan, öfkesini kontrol altında tutar, ümitsizliğe kapılmaz, düzeysizin düzeyine inmez, mutlu ve mutsuz anlarında kendini kaybetmez.
Olgun insan, abartmaz ve öğünmez. Söylediğini yapar ve yapabileceğini söyler.
Çekilen sıkıntılar, yaşanan acılar ve geçen yıllar insanları olgunlaştırır. Okuyan, yazan, gezen, soru soran, cesaretli, zeki ve sır tutabilen insanlar daha çabuk olgunlaşırlar.
Olgun insanlar başkalarını anlamak için çaba gösterirler, her olayda, herkeste iyi yanlar arar ve bulurlar. Onlar sözcükler olmadan da konuşabilir, duyabilir, anlayabilir ve paylaşabilirler.
Olgun insanlar, kendi bütünlüklerini ve bireyselliklerini koruyarak diğer insanlarla olumlu ilişkiler kurabilirler. Onlar kendilerine kötülük yapanları affedebilirler ama artık onlara güvenerek yola çıkmazlar.
İnsanlar sabrederek ve cesaret göstererek olgunlaşırlar. Üzüm tanesi bile bir anda olgunlaşmaz. Beyinleri ve yürekleri zenginleştikçe, cehaletin karanlığından uzaklaştıkça olgunlaşırlar.
Olgun insan işini titizlikle ve dürüst şekilde yapar. Makamını zamanında terk etmesini bilir.
Yeterince eğitim almamış insanlar, gölgede kalmış meyveler gibidirler, yeterince olgunlaşamazlar. Olgunlaşmayı geciktiren hatta olanaksız kılan engeller cahillik, kibirlilik, eziklik ve dalkavukluktur.
Aşk da olgunlaşır. “ Seni seviyorum çünkü sana ihtiyacım var.”diye başlayıp “”Sana ihtiyacım var çünkü seni seviyorum.”şekline dönüşür.
Dünyayı güzelleştirenler olgun insanlardır. “Gölge Etme Başka İhsan İstemem” adlı kitabından
——————————————————
Dedikodunuz Yapılıyorsa Onlardan Öndesiniz Demektir
“Cesaretin varsa arkamdan söylediklerini yüzüme karşı söyle!” Şeklindeki cümleler anlamsızdır çünkü dedikodudan kurtulamazsınız.
İnsanlar sizinle konuşmayı bıraktıklarında arkanızdan konuşurlar.
Dedikodu basit, işsiz insanların eğlencesidir. Onlar başkalarının kusurlarını bulmaya meraklıdırlar. Dedikodudan duyulan zevk, başkalarını düşürdüğümüz ölçüde yükseldiğimizi sanmaktır.
Dedikoducu tüccar gibidir aldığı malı hemen satmak ister.
Dedikodu yaydıkça kalınlaşan bir şeydir. Sevmeyenler, sevenlerin dedikodusunu yapar.
Dedikodu dinleyen dedikodu yapan kadar hatalıdır. Başkasının dedikodusunu yapan gün gelir sizin de dedikodunuzu yapar.
Dedikodunuz yapılıyorsa onlardan öndesiniz demektir. Martı bokuyla deniz kirlenmez.
Bu sizi teselli eder mi bilemem… “Ben Kalender Meşrebim Ama Güzel Çirkin Ararım” kitabından
——————————-
Yaşamadan Yaşlanmayın
Hayattan olmayacak şeyler isteyerek özgürlüğünüzü tehlikeye sokmayın.
Hayata, kötü bir insana davranır gibi davranmayın.
Hayat bir soğan gibidir, onu durmadan rendelemeye çalışmayın. Yaşamadan yaşlanmayın.
Dinciler, hırsızlar ve onların dalkavukları hiçbir hatayı kabul etmezler. Halkın sorgulama yeteneklerini çürütmek için ipsiz sapsız eğlence programları hazırlarlar.
Ayrıca çok büyük yalan söylerler. Bunlar Nazi taktikleridir. Yoksulluktan sık sık söz ederler ama hiçbiri yoksul değildir.
Bu oyunları bozamazsanız özgürlüğünüz tehlikeye girer. Düşmanı, borcu, hastalığı, ateşi ve cehaleti asla hafife almayın. “ Kula Minnet Eylemem” Kitabından
