Onunla son görüşmemiz 29 Aralık 2014 Pazartesi günü Yenişehir Gazetesinde olmuştu. Elindeki baston ile camımızı tıklattığında değil yürümeye, konuşmaya dahi gücü yok gibiydi.
Kapıyı açıp içeri girerken, ayaklarını da yerde adeta sürüyordu. Gülen yüzü ise hep aynıydı. Ona yardımcı olup sandalyeye oturtmuştuk. Biraz nefeslendikten sonra “Pil bitti artık. Beni ne Aygaz ne de Doğalgaz kurtarır” derken, eliyle de Bilecik yolunu gösteriyordu. Bu tür şakaları her geldiğinde yaptığı için, ona “ Yapacağımız daha çok işlerimiz var Davut Abi. Nereye gidiyorsun? Allah geçinden versin.” Diyerek birlikte gülüşüp, uzun soluklu oturduğu en uzun gün o gündü. Önceleri en fazla on dakika kalır, gazetelerini torbasına koyar giderdi. Oysa o gün bize veda için gelmişçesine bir saate yakın oturmuştu. Bende onu yormadan hayat hikayesini anlatmasını istedim. Kısa aralıklarla o anlattı, bende not almıştım.
Ali Bilgiç de bilgisayarın başında Aralık ayının gazetesini hazırlamakla meşguldü. Ali’yi göstererek “O benim hemşerim” deyince, bende “Nereden hemşerin oluyor?” dedikten sonra.
Her ikisinin de aileleri Bulgaristan’ın Osmanpazarı şehrinden göç ettikleri için, hemşerilik de buradan geliyormuş meğer.
Davut Abi 1930 da, kardeşi Halil Karaatlı da 1934 de Osmanpazarın’da dünyaya gelmişler. 1934 yılında da ataları Türkiye’ye göç ederek Kırklareli’ne yerleşmişler. Babaları Mustafa Karaatlı (1899-1969) önce Kırklareli’de Ulucami İmamı ve daha sonra da bu ilde Vaizlik yapmış.
Sırasıyla Yenişehir/Bursa Vaizi (1936-1938), Bozuyük/Bilecik Vaizi (1938-1940), İnegöl/Bursa Vaizi (1940-1948), Eceabat/Çanakkale Vaizi (1948-1960), 1960da Yenişehir’e Müftü olarak atanmış.
1969 yılında burada vefat etmiş. Kardeşi Halil Karaatlı ise İstanbul Hukuk Fakültesinden mezun olduktan sonra Yüksek İslam Enstitüsünü de bitirmiş. 70’li yıllarda Adalet Partisinden Bursa Milletvekili olarak T.B.M.M. de 15’nci ve 16’ncı Dönemlerde görev yapmış. Halen Bursa da yaşıyormuş. Kendisi ise 1948 yılında İnegöl Pancar Bölge Şefliğinde yevmiyeli işçi olarak ilk kez çalışma hayatına atılmış. Askerlik görevini 1950-1952 yıllarında Pınarhisar/Kırklareli’nde yaptıktan sonra, tekrar İnegöl’e dönerek aynı işine devam etmiş. 1954 de İnegöl’de Naciye Hanım’la evlenmiş. İki kızı İnegöl’de dünyaya gelmiş, 1965 yılında Yenişehir’e gelince, yine Pancar Bölge Şefliğinde yevmiyeli işçi olarak çalışmış. Bu arada diğer iki kızı da Yenişehir de dünyaya gelmiş. 1978 yılında da Yenişehir Pancar Bölge Şefliğinden emekli olmuş. Daha sonra da oturduğu evin arsasını Suat Özyıldırım’dan satın alarak (Kurtuluş Mahallesi Müftüoğlu Sokak N0:11) buraya müstakil bir ev yapmış. Eşi Naciye Hanımı 13 Ocak 2006 ‘da kaybetmiş, prostat hastası olduğu için rahatsızlığını asla paylaşmaz her zaman haline şükür ederdi. Kızı ile birlikte bu evinde yaşadığını söylerdi.
Babasının müftülük dönemini, çok iyi hatırlıyorum. Evleri Ulucami Mahallesi Mesenizli Sokağında idi. Manifaturacı Nuri Murabıtlara da komşu idiler. Müftü Mustafa Karaatlı’yı bizim kuşak çok çağdaş bir din görevlisi olarak tanıyor. 60’lı yıllarda Spor Kulüplerinin Kongrelerine davet edildiklerinde Çarşı Camii İmamı Lapacı Hafız (Hasan Tahsin Lapacı) ile birlikte gelirler, toplantıları şereflendirirlerdi. İlçemizin çok saydığı ve sevdiği, bu değerli büyüklerimizi her zaman rahmetle ve minnetle anmaktayız.
Davut abi de böyle asil ve bilge insanın oğlu idi. 1996 yılında Yenişehir Halk Bankasına atandığımda, beni ilk ziyaret edenlerdendir. Ona olan saygı ve sevgim bir başkadır. Şakacı, güleç yüzlü ve sevecen bir insandı. Bende emekli olduktan sonra, nerede karşılaşmış olsak, ayaküstü hoş sohbet ederken “ Benim için sen çirkin sözler söylüyormuş” derken, avucuma da bir adet şeker sıkıştırırdı. Ben ona Okur-kolik diyordum. Her gün iki üç gazete alır, detaylarına kadar okurdu. Ali Bilgiç onun için özel kutu yapmıştı, gelen gazeteleri o kutuya koyar biriktirirdi. Davut Abi dilediği zaman gelir gazeteleri alır giderdi. En fazla da on dakika eğlenirdi. O zaman bile “ Ben her gün Bilecik Yolu’na doğru gidiyorum ama, nedense yarı yoldan çeviriyorlar beni, bende geri dönüyorum.” Derdi.
Bu son görüşmemizde bir saate yakın oturmuştu. “ Pilim bitti artık. Ayaklarım bile gitmiyor. Yaş 85’e dayandı, ya görürüm ya da görmem hiçte iyi değilim.” Derken. Yüzü gülüyordu. Ayağa kalktı. Bana “Sen Bursa’ya mı gidiyorsun?” demişti. “Kısmetse yarından sonra gideceğim. 15-20 gün kalıp tekrar döneceğim” dediğimde “Yolunuz açık olsun. Gidersin-dönemezsin. Dönersin-göremezsin. Şimdiden vedalaşıp, helalleşelim” diyerek. Kucaklaşıp helalleşmiştik. Dışarı çıkarken de son sözü “Bize hep vurdular, ama biz kimseye vurmadık” demişti.
Ben 15 Ocak 2015 Perşembe günü saat 13.00 dolaylarında Yenişehir’e geldim. O gün de benim yaş günümdü. Bir saat sonra Yenişehir Gazetesine gitmiştim. Ofis kapalıydı. Ali Bilgiç’te yoktu. O da 12 Ocak 2015 Pazartesi günü Kocaeli’ne gitmişler. Gazeteye saat 15.00 sıralarında tekrar geldiğim de karşı dükkan komşumuz Berber Mehmet Gürbüz “Turgut Abi cenazeye mi geldin?” deyince. “Ne cenazesi” dedim. O da Davut Karaatlı’nın bu gün Öğle Namazından sonra defnedildiğini söyleyince. Şoke oldum. O gün her şey malum olmuş ki, son vedayı 29 Aralık 2014 Pazartesi günü yapmışız. Dediği gibi; Geldim ama göremedim.
Kadim dostumuz, ağabeyimiz merhum Davut Karaatlı’yı rahmetle anıyor, ailesine ve yakınlarına sabırlar diliyoruz.
Yorumlar kapalı.