29 Ekim Kadınları Derneği Yenişehir Şubesi 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle düzenledikleri etkinlikti günün önemine dikkat çekildi. Dernek Başkanı Serpil Kayar, “şiddet gördüğünde ne yapacağını bilemeyen, kendini çaresiz hisseden kadınlarımıza ulaşsın diye acil destek telefonlarının yazılı olduğu notları, kendi hazırladığımız mor kurdelelere iliştirerek farkındalık yaratmak amacıyla kurduğumuz fotoğraf sergisi önünde açtığımız stantta dağıttık” dedi.
Ayrıca dernek genel merkezi tarafından hazırlanan ve tüm şubelerle eş zamanlı olarak basınla paylaşılan açıklama yine Şube Başkanı Kayar tarafından okundu.
Açıklama özetle şöyle:
Dünya ölçeğinde her 3 kadından biri, bugün, evlerinde, işyerlerinde, kamusal alanlarda savaşlarda ve iç çatışmalarda tecavüze uğruyor, öldürülüyor ya da insan ticaretinin öznesi oluyor.
Türkiye’de de durum farklı değil. Kadın cinayetleri durmadan tırmanırken, “Yaşamak istiyoruz!” talepleri ile alanlara çıkan kadınlara şiddet uygulanıyor. İktidar, yaşama hakkını güvence altına almak, şiddeti önleyici yasal düzenlemeleri etkin bir biçimde uygulamak yerine, nefret yürüyüşüne çıkanlara, kadının, çocuğun nafakasına göz dikenlere destek oluyor. Kadınlar, çeşitli yasal düzenlemelerle eve kapatılmaya, sosyal alandan çekilmeye ve hak arama bilincinden uzaklaştırılmaya çalışılıyor.
Kadınlar hâlâ eşit işe eşit ücret alamıyor. Tarım işçisi, mülteci kadın ve kız çocukları hem ayırımcılığın, hem de emek sömürüsünün muhatabı oluyor. Kadınlar, salt annelik görevi ile eve hapsedilmek isteniyor. Fiili kürtaj yasağı, kadınları, yaşamlarını tehlikeye atarak, merdiven altına mahkum ediyor. Ülkemizde her yıl, binlerce kadın, rahim ağzı kanserinden yaşamını yitirirken, HPV aşısı, hâlâ ücretsiz yapılmıyor.
Eğitim sistemi, özellikle kız çocuklarını eğitimin dışında bırakan düzenlemelerle giderek eşitlikçi olmaktan uzaklaşıyor. Üniversite ve Yüksek Öğrenim alanında yurtlar, yüksek fiyatlarla kalınamaz bırakılırken, tarikat yurtlarına her türlü kolaylık sağlanıyor.
Bütün bu olumsuzlukları besleyen anlayışın erkek egemen anlayış olduğunu ve bu anlayışı siyasi iktidarın da taşıdığının bilinci içindeyiz. Bu bilinçle, kadınlar olarak, kendi haklarımızı alabilmek için dün olduğu gibi bugün de hak mücadelesini sürdürmeye kararlıyız. Bu mücadelede hem geçmişten, hem bugünden feyz alacağız. Bugün başta İran olmak üzere ezilen ve sömürülen tüm kadınlarla dayanışarak ve el ele vererek, kadının şiddetten tam olarak korunduğu, cinsiyetimizden ötürü ikincilleştirilmediğimiz, eşit ve özgür bir dünyayı kuracağız.