Üniversitelerin özerkliği

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bilgi çağında yaşıyoruz. Bağımsızlık artık topla tüfekle, ilkesiz dış politikalarla ve borcu borçla kapatmaya çalışan ekonomik çarpıklıklarla sağlanamaz. Öncelikle düşünce bağımsızlığının sağlam olması gerekiyor. Düşünce bağımsızlığını toplumun her kesimine yaygınlaştırmak ancak nitelikli eğitimle mümkündür.

En yüksek düşünce üretme merkezleri olması gereken üniversitelerin özerkliği son derece önemlidir. Özerklik demek, gücünü kendi özünden alan demektir. Üniversiteler, bilimin ışığında olgunlaşmış ve kendileri de özerkleşmiş insanlar tarafından yönetilmelidir.

Üniversiteler, para kaynakları ne olursa olsun o kaynaklardan bağımsız olarak araştırma ve öğretim yapabilmelidirler. Üniversiteler, devlete ya da vakıflara egemen olanların etkilerine karşı özerklik zırhıyla korunmalıdır. Özerkliğin olmadığı üniversiteler siyasal iktidarın ve cemaat yapılanmalarının güdümünden kurtulamaz.

Üniversiteler yerleşik değerleri sürdürmek için değil, her türlü etkiden uzak olarak araştırma yapmak, bağımsız düşünceli ve donanımlı insanlar yetiştirmek için vardır.

Düşüncenin bağımsızlığı ilkesinin uygulanmasında dikkat edilmesi gereken noktalardan biri de öğretim aracı olarak yabancı dil kullanılmasıdır. Yüksek öğretimde yabancı dil bilgisinin önemi inkâr edilemez ama öğrenciye nitelik kazandıracak iyi bir yabancı dil öğretimi ile yabancı dilde öğretimi birbirine karıştırmamak gerekir.

Yabancı dil, dünyadaki farklı değerlerin aktarıcısıdır. Bu açıdan bakıldığında hiç kuşkusuz kişiliği zenginleştirip renklendiren bir unsurdur ama yabancı dillerin dengelenmesi ve çeşitlendirilmesi gerekir. Yalnızca bir dilin egemenliği söz konusu olursa bu dil kültür emperyalizminin aracı durumuna dönüşür.

Bir yabancı dilde üniversite öğretimi, o dilin toplumlarına egemen olan düşünce tarzlarına bağımlılık yaratmak gibi etkiler doğurabilir. Örneğin, İngilizce’nin Türkiye’deki bazı üniversitelerde öğretim ve bilim dili olarak benimsenmesi Amerikan-İngiliz kültürünün bu ülkeye aktarılması anlamına gelir.

Eski sömürgelerde bile doğal karşılanmayan ve tepki çeken bu durumun Türkiye’de kabul görmesi gerçekten şaşırtıcıdır. Yabancı dile olan bu düşkünlüğün gerisinde: “Çocuğumuz hiç olmazsa bir dili iyi öğrensin.” diye düşünen velilerin varlığının da altı çizilmelidir.

Türkçemiz bilim dili olmayı hak eden bir dildir. Yabancı dil, Türkçe’nin yanında yardımcı dil olarak kullanılmalıdır. Yabancı dil bağımlılığı aslına düşünce bağımlılığının bir parçasıdır.

Önemli olan, durumları ve gelişmeleri bağımsız olarak düşünüp bağımsız yargılara ulaşabilen kuşaklar yetiştirmektir.

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Üniversitelerin özerkliği
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.