Bazı isimler vardır sınır çizer, bazı isimler vardır sınırları aşar. Bizde uyandırdığı duygular o isimlere yakınlık hissi verir, bilgimiz ölçüsünde tanırız ve severiz.
Yunus Emre’nin kültürel hafızamızda aynı duyguyu oluşturduğu konusunda sanırım hemfikiriz. Yunus Emre’nin şiirleri yaşam hikâyesi, menkıbeleri ile bir şekilde yollarımız kesişmiştir. Farklı disiplinler arasında Yunus ortak değer olarak hep yaşadı. Şiirleri şerh edecek bilgi seviyesinde olamayabiliriz. Yolu, yolculu ve amacı, çabası hafızalarımızda bir şekilde yerini buluyor.
“Derviş Yunus sözü eğri büğrü söyleme
Seni sigaya çeken bir Molla Kasım gelir.”
Aynı yolda yürüyen iki yolcunun amaçları farklı oluşundan çıkan sonucu anlatan bu sözler, kişinin yapıp ettiklerini haklı görme eğilimi hakkında ipuçları vermektedir.
Önemli olan yolda olmak mı, yoksa istikameti olan yolda olmak mı?
Bizlere yolculuğun bireysel bir eylem olduğunu ve karşımıza yol kesenlerin çıkacağını gösteren bu hikaye bazen yolda olduğu zannı üzere kararlar verilebileceğine işaret etmektedir.
Yunus Emre ile kast ettiğimiz 1240-1320 yılları arasında yaşamış olan tarihi şahsiyet değildir.
Burada bir bilinç seviyesi vardır ve bizlerin özlediği, görmeyi arzu ettiği ise bu bilinç seviyesidir.
Bunun ilk şartı ihtiyarı olmasıdır. Yani gönül rızası ile ve beklentisiz, İhtiyari başlanmayan işlerde maalesef irade devre dışı kalıyor.
İkinci aşama ise iradenin devreye girmesi ki püf nokta burası.
Hangi iş için olursa olsun irade burada devreye giriyor ve yolculuğun yöntemine göre bir disiplin işliyor. Yunus’un hikayesinde usul çok açıktır ve irade ile işler halde görüyoruz.
Üçüncü aşama zihniyetin oluşması. Artık düşünce üretme, ilkeleri anlama ve kavrama burada yer aldığı söylenir.
Dördüncü aşama bilinç seviyesi, reflekslerin çalıştığı ve iş yapma nedenlerinin oturduğu, soruların cevap buldu ve yeni önemli soruların oluştuğu aşama.
Bazı düşünürler bilinç seviyesinin oluşmasının sanıldığının aksine, bilinç dışından daha zor bir seviye olduğunu söylüyorlar.
Antik Yunan felsefesinde bilinç, boynun üst kısmı, bilinçaltını beden olarak tanımlanıyor. Yani haz bölgelerine bilinç dışı buna nebati, hayvani yön adı verilmiş. Yakın tarih de ise farklılık gösteriyor ve bilinçdışı ya da bilinçaltı insanların yüzleşmekten kaçındıkları özellikleri, bazı düşünürler ise dışarıdan aldığımız fakat farkında olmadan depoladığımız şeyler olduğunu ve bunun çıkış yerinin de rüyalar olduğunu ifade etmişlerdir.
Açıklaması en zor kısım ise beşinci aşama, yani Akla ulaşmak oluyor. İbn-i Sina akıl seviyesi için insanlık tarihinde 300-400 yılda, iki üç kişi anca bu seviyede görülebileceğini oldukça zor ulaşılan bir seviye olduğunu ifade eder. Bu konuda çok söz söylendiği fakat bilinmeyen bir konu olduğu da otoriteler tarafından ifade ediliyor.
Ben Yunus Emre’nin bu yolları yürüdüğünü, aşamaları tecrübe ettiğini düşünenlerdenim