Mim mim grubuna gelince…
Topkapılı Mehmet Bey’in İstanbul’un işgali üzerine birkaç̧ arkadaşı ile birlikte kurduğu Şehremini Teşkilatı da aslında Karakol Cemiyeti’ne bağlıydı.
Topkapılı Mehmet 1915’te, ilerlemiş yaşına rağmen er olarak Çanakkale cephesinde savaşa katılmış, bizzat Mustafa Kemal tarafından çavuşluğa yükseltilmişti. Mustafa Kemal’e gönülden bağlıydı ve mütareke zamanı onunla Şişli’deki evinde de görüşmüştü. Mustafa Kemal ülkeyi düşmandan kurtarmak için Anadolu’ya geçecekti. İstanbul’da gizli bir örgütlenme istiyordu. Gerekli istihbarat bilgilerini toparlayıp Anadolu’ya iletecek ve resmî olmayan yollardan silah ve mühimmat kaçırarak yine Anadolu’ya ulaştıracak güvenebileceği bir babayiğide ihtiyacı vardı. O isim Topkapılı Cambaz Mehmet’ten başkası değildi. Şişli’deki evinde ona “Göreyim seni Cambaz Mehmet Bey” dedi… Cambaz Mehmet’i bu görevi de en iyi şekilde yapacaktı.
Sivas Kongresi sırasında Karakol Cemiyeti lağvedilince yerine Müdafaa-i Milliye Teşkilatı kuruldu. Bu cemiyetin asıl amacı Müslüman ahaliyi işgalci kuvvetlerden korumak ve Anadolu’ya ihtiyaç̧ duyulan zabitleri kaçırmaktı. Hâlbuki esasen, istihbaratı toplayacak ve Anadolu’ya silah ve mühimmat kaçıracak bir teşkilata gerek vardı.
Mim Mim Grubu bu amaçla kuruldu. Bu gizli örgütün Ankara’daki lideri Hüsamettin (Ertürk) Bey’di. İstanbul’daki lideri ise Topkapılı Cambaz Mehmet’ti.
Örgütün asıl adı “Müsellâh Müdâfaa-i Milliye”ydi. Baş harfleri “M. M.”nin Osmanlıca alfabedeki okunuşu olan “Mim Mim” kısaltmasıyla tanındığı için Mim Mim Grubu ismini aldı.
Topkapılı Cambaz ordudan toplanan silahların nerede depolandığını öğrenip ve bu bilgileri Millî Mücadele hareketine gönderen; İstanbul depolarından silah çalıp Anadolu’ya kaçıran isimlerin en önde gelenlerindendir..
23 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması’nın imzalanması ve 21 Ağustos’ta TBMM tarafından onaylanmasıyla birlikte İstanbul’daki gizli gruplar lağvedildi. Mim Mim Grubu da faaliyetlerine son verdi.
Bir film, bizi nereden nereye getirdi. İzlemeyenlerin izlemesini dilerim.
Çünkü yaşananları göz önüne aldığımızda, bu vatanın hiç de kolay kurtulmadığını bir kez daha görüyoruz. Nice canlar verildi, nice dramlar yaşandı.
“İngilizler alacaklarını alıp kendiliklerinden çekip gittiler. Tek kurşun atmadık” diye konuşup yazanlara ibret olsun! Tabii vidyomuzun asıl konusunu unutmadık…
Lozan Barış konferansının sonuna doğru İngiliz birliklerinin İstanbul’u terk edeceği kesinleşmiş işgal Kuvvetleri Komutanı Charles Harrington, ayrılmadan önce kendisine saha içinde ve dışında birçok sıkıntı yaşatan Fenerbahçe kulübüne büyük bir ders vermek niyetindeydi
Ortaya 1 metre büyüklüğünde bir gümüş kupa kondu. Harrington Kupası adı verilen bu karşılaşma, İstanbul’daki en iyi 2 İngiliz takımından oluşturulan ve İngiltere’den getirilen 4 profesyonel oyuncu ile desteklenen Gardlar Karması ile Fenerbahçe Spor Kulübü arasında oynanmıştır.
Milli prestij meselesi haline gelen bu maç için takımlar 29 Haziran 1923’te Taksim Stadı’nın toprak zeminine çıktılar. Fenerbahçe takımı sahaya Şekip Kulaksızoğlu, Hasan Kamil Sporel, Cafer Çağatay, Kadri, İsmet, Fahir, Sabih, Alaeddin Baydar, Zeki Rıza Sporel, Ömer Tanyeri, Bedri Gürsoy 11’iyle çıktı.
Sözü uzatmayalım…
İngilizler ilk yarıyı 1-0 önde kapatmış olmasına karşın, Fenerbahçe ikinci yarıda müthiş bir geri dönüşe imza atarak, 60 ve 73’ncü dakikalarda Zeki Rıza Sporel’in attığı gollerle karşılaşmayı 2-1 kazandı.
Harrington yine yenilmişti… Bu zaferle halk sokaklara döküldü, İstanbul bayram yerine döndü.
5 yıllık işgal dönemi boyunca, Türk halkın sahalardaki kahramanı Fenerbahçe’ydi… Fenerbahçe işgal kuvvetleriyle yaptığı 50 maçın 41 ini kazanmış, dördünde berabere kalmış ve sadece 5 maçta yenilmişti.
Mütareke yıllarının bu kadrosu, Fenerbahçe tarihindeki Efsane kadrodur.
Link: https://youtu.be/vcQZbmrvzFs