Köyün isminin kaynağı
Köyün ismi konusunda çeşitli varsayımlar bulunmaktadır. Bunlardan köyde kuşaktan kuşağa anlatılan adının Osman Gazi'nin bakıcısı/ebesi Gökçe Hatun'dan geldiğidir. Gökçe Hatun Söğüt’ten Domaniç yaylasına göç ederken obasını Pınarbaşı'ndaki su kaynaklarının olduğu yere kurduğu ve orada konakladığı rivayet edilmektedir. Bu konaklamanın ardından da Gökçe Hatun'a ithafen köyün isminin Gökçesu olarak kaldığına inanılmaktadır.
Gökçesu kelime anlamını irdelendiğimizde; tatlı, güzel su anlamı ile karşılaşırız. Köyde bulunan dereler ve su kaynaklarının bolluğundan ötürü bu adı almış olma olasılığı da kuvvetle muhtemeldir.
Kaplanoğlu köy yakınlarında Güllük mevkiinde varlığından bahsettiği Gerusia antik kentinin isminin zaman içerisinde Gökçesu'ya dönüşmüş olabileceğini isminin de Gerusia'dan gelmiş olabileceğini yazar.
Köy isminin hangi sebeple konmuş olabileceği veya köken olarak nereden geldiği net olarak açıklanamasa da doğası ve su kaynaklarının bolluğunun en önemli etken olduğu aşikârdır.
Köydeki eserler
Bugün köydeki en önemli eser tarihi hamamdır. İlk yapılış tarihi hakkında bilgi sahibi olmadığımız yapı olasılıkla kuruluş dönemi eserlerindendir. Dikdörtgen planlı kubbeli bir yapı olan hamam 1980'li yılların başlarına kadar kullanılmaktaydı. Eski bir yapı olan hamamın kurnaları kaybolmuş. Kabartma ve oyma şekillerden oluşan özgün iki kurması, 1980'li yılların sonlarında Bursa'ya götürülmüş. Köylülerin anlattıklarına göre bu kurnalardan biri daha önce Yarhisar Hamamından alınarak Gökçesu Hamamına getirilmiş. Yani Bursa'ya götürülen özgün yapılı kurnalardan biri tarihi Yarhisar hamamına aittir. Bursa'ya götürüldüğü sanılan bu kurnalardan biriside Şemaki Evi Müzesinde idi.
1965 yılında köyde öğretmenlik yapan Ziya Kayapınar, anılarından oluşan kitabında öğretmenlik yaptığı dönemde hamamın kullanımda olduğunu belirtmektedir. Bu tarihte zaten bir ormana köyü olan Gökçesululardan her aile bir araba odunu hamam namına köye bırakır, bu odunlar bir sene boyunca hamamın yakılmasında kullanılırmış. Sabah erkeklere, öğleden sonra da kadınlara hizmet eden hamamdan hiç bir ücret de alınmazmış. Daha sonraki yıllarda kiralanan hamam hem cüzi bir ücret karşılığı olmuş, hem de bir gün erkeklere, bir gün kadınlara hizmet vermeye devam etmiş. 80'li yıllarda her evde bir yunak tabir edilen banyo yeri yapılmaya başlanınca da kullanımdan düşen hamam zaman içerisinde harabe halini almış. 2017 yılında Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilse de hamama herhangi bir işlev kazandırılmamış.
Köyde bulunan diğer eserler; Orhan Kalesi'nden yukarıda bahsetmiştik, hemen yakınında bulunan Orhan çeşmesi, Roma Yolu kalıntıları köyün geçmişten gelen, geçmişini yarınlara akseden önemli kalıntılardandır. Köyün güneydoğusunda köyün kurucusu sayılan bir yatır olup, adak yeridir.
Abadiye – Yarhisar sınır bölgesinde çiftlik yakınlarında kalan ve eski mezarlık alanı olarak ifade edilen bir mezarlık mevcuttur ki, buraya aynı zamanda Hıristiyan Mezarlığı da denmektedir. Uzmanlarca incelenmeye muhtaç olan bu bölge köy geçmişi hakkında detaylar barındırmaktadır.
Köyde her iki mahallede bulunan eski camilerden hiçbiri ayakta değildir. En son 1905 yapım tarihli olduğu bahsedilen yukarı mahalle camii yakın zamanda yıkılmış ve yerine yeni cami yapılmaya başlanmıştır. Devam edecek