Yedi düvele karşı savaşmış, nihayetinde tüm dünya milletleri tarafından haklı görülmüş, bölgede kurtarıcı görülmüş, mazlum devletlerce destek görmüş bir ülke..
Savaşılan Yunanistan’ın askerleri ve aydınları tarafından bile “Türkiye’deki insanlar kardeşimizdir, suçsuz insanlara saldırmayalım” dedirten bir mücadele..
Amerikan Büyükelçisini ardında dikerek Amerika’ya video ile diplomatik ayar çeken bir lider..
Dünyanın tüm devlet adamları tarafından ziyaret edilmek üzere sıraya girilen bir Cumhuriyet..
Karşılıklı savaştığı Yunan Komutanı Trikopis’in ölene kadar her 29 Ekim ve 10 Kasım’larda resminin önüne geçilerek saygı duruşunda bulunulan bir Başkomutan..
Yunan Başbakanı tarafından Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilen bir Cumhurbaşkanı’na sahip bir vatan..
Kurtuluş Savaşı boyunca dünyada birçok ülkeden manevi destek alan, haklılığı her fırsatta ortaya konulan bir millet..
Birçok ülkenin liderinin örnek aldığı bir lidere sahip olmak..
“Atatürk gibi düşünmek” deyimini ülkelerinde kullanacak kadar hayran duyulan ülkeler yaratmak..
Lozan Masasından karlı çıkmak, yedi düvele bir ders de masada vermek..
Montrö ile bir diplomasi zaferi daha kazanmak..
2. Dünya Savaşı’nda tüm dünya kırılırken, dahice bir diplomasi ile savaşa girmeyen, Hitler’e kafa tutan, Fransa’da Yahudileri kimseye vermeyip Büyükelçiliği’nde sahip çıkan Genç Cumhuriyet..
Her alanda sayılan, diplomasiyi çok iyi bilen Churcill’İ ölene kadar korkutan bir ülke..
Savaştan hemen sonra tüm dünyaya uçak dahi satan bir toprak..
Diplomaside, dünya milletleri ile irtibatta, her zaman saygın..
Kıbrıs’a giremezsiniz, haşhaş ekemezsiniz diyenlere cesurca verilen cevaplar..
“Biz adaya sadece Türkler için değil, aynı zamanda Rumlar'a da barış getirmek için çıkıyoruz” diyerek tüm dünyanın algısını değiştiren, diplomasi bilen Karaoğlan..
Bir Alman Şansölyesinin o tarihte Büyükelçimize dediği şekli ile; “Türkiye ve İran’ı kendine özgü, net ve sağlam dış politikası olduğu için siyaseten çok ayrı severim” denilen ülke..
Terör Örgütü liderini dünyanın her yerinde ararken, yaptığı diplomasi ile gittiği her ülkeden kaçırtan devlet yöneticileri..
Bunlar ve daha birçokları.. Bunlar gerçek devlet adamlarının, bu nosyona sahip liderlerin, diplomasi bilen, eğitimli, kültürlü, bilgili, otokontrolü olan, akıllı insanların yönetiminde Türkiye’nin haliydi ve dışarıdan hayranlık duyulan, aynı zamanda çekinilen, bir cümle ile “Ama Türkiye haklı arkadaşlar” dedirten Türkiye’den birkaç örnekti..
Şimdi ise, Avrupa Birliği müzakereleri askıya alınan, esasen demokratik seviyesi, hukuka bakışı, devlet oluşu ile tartışılan bir ülkeye dönüştürülmemiz.
Diplomasi bilgisi bizim küçükken mahallede top oynarken kullandığımız sözler kadar; “Eğer beni oynatmazsanız ben de bisikletinin lastiğini indiririm, tükürürüm bak” demek kadar..
Ne demek, eğer böyle devam edilirse açarım kapıları, gönderirim Suriyeli mültecileri? Suriyeli savaş mağduru mültecileri sen savaş esiri gibi görüyorsun, bir pazarlığın nesnesi mi sanıyorsun? Sen Suriye’de savaşı körükledin, Avrupa Birliği’ne önce tavizler verdin şimdi azarladın, sürekli sen yaptın sen aynı şeyleri sanki başkası yapmış gibi eleştirdin, sen ülkeyi bir kabile devletine dönüştürdün.. Sen bizi dünyaya karşı sürekli yanlış temsil ediyorsun, sen, sen, sen..
Sizler benim ülkemi, benim milletimi ne hale soktunuz ha? Ben saygın ülkemi, her daim güçlü olan ama nazik de duran yönetimimizi, dosta güven düşmana korku veren, demokratik, laik, sosyal, hukuk devletimi özledim.
Düşün bu ülkenin yakasından artık; eğer düşmezsen, senin anlayacağın dilden söyleyeyim, “ben de kapıları açıp tüm öfkemi saçacağım”..