Türkiye geleceğini oyladı, kararını verdi.
Halk öyle ya da böyle kararını verdi fakat karanlık eller referandum sonuçlarına müdahale etti.
Referandum oylaması Doğu’da biteli 20 dakika olmuş, sayımı kolay bir seçim olduğu için binlerce sandıkta sayım Kanun ve Genelgeye göre sonlandırılmış, Batı’da ise referandum oylamasının bitmesine 40 Dakika kalmış, sayımlar daha başlamamış iken, seçimlerin güvenirliğini, yasal ve Anayasal denetimini yapmakla görevli Yüksek Seçim Kurulu kanuna ve genelgeye açıkça aykırı, hukuksuz bir karar vererek seçimi şaibeli bir hale getirmiştir.
Doğu’da Kanun ve Genelgeye göre, Batı’da ise YSK Kararına göre oylar sayılmıştır.
Bu çerçevede referandum bitiminde öyle bir sonuç çıkmıştır ki, aslında halkın kararı tam olarak nedir kimse öğrenememiştir.
Sonuç olarak YSK kararı hukuksuz, seçim şaibeli, sonuçlar ise kabul edilemez bir statü almıştır.
Peki, YSK Kararı neden hukuksuzdur? Size anlamanız için “objektif” bir şekilde sadece maddeleri ortaya koyacağım:
298 Sayılı Kanunun 98. Maddesinin 4. Fıkrası;
“Sandık kurulunca verilen biçim ve renkte olmayan, üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü bulunmayan, tamamı yırtılmış olan, üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü dışında herhangi bir mühür, imza, yazı, parmak izi veya herhangi bir işaret bulunan zarflar geçersiz sayılır.”
298 Sayılı Kanunun 101. Maddesinin 1. Fıkrası;
“Aşağıda yazılı; 1. Sandık kurulunca verilen ve o seçim için düzenlenmiş biçim ve renkte olmayan, 2. Arkasında “Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Seçim Kurulu” filigranı bulunmayan, 3. Arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan, … birleşik oy pusulaları geçerli değildir.”
135/1 Sayılı Genelgenin 41. Maddesi 4. Fıkrası;
“a) Sandık kurulunca verilen biçim ve renkte olmayan, b) Üzerinde Yüksek Seçim Kurulu amblemi olmayan, c) Üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü bulunmayan, … zarflar geçersiz sayılır.”
135/1 Sayılı Genelgenin 43. Maddesi 1. Fıkrası ;
“a) Sandık kurulunca verilen ve o seçim için düzenlenmiş biçim ve renkte olmayan, b) Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Seçim Kurulu filigranı bulunmayan, c) Arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan, … birleşik oy pusulaları geçerli değildir.”
Ne diyor Kanun ve Genelge, mühür çok önemli zira bu mühür hileyi önler, Seçim Kurulları ve Sandık Kurulları tarafından oylamaya katıldığı anlamına gelir. Bu kanuni bir zorunluluktur, bu hususta kanun ve genelge emretmektedir. Kanun koyucu istersen uygula dememekte, bu oy pusulası ve zarflar direkt geçersizdir demektedir.
İşte bu maddelere rağmen, bu maddelerle taban tabana zıt, kanun tanımaz bir karar YSK tarafından 16.04.2017 Tarihinde saat 16.20’de 559 ve 560 sayılı kararları ile verildi ve mühürsüz oy pusulası ve zarflar “geçerli” sayıldı. Bakın kanun açıkça geçersiz demesine karşın YSK bu hükme karşı geldi. Kanun yerine ve hatta üstüne geçti. YSK, adeta kanun koyucu oldu.
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun, ister evet ister hayır demiş olun, geçersiz sayılması gereken bu oyların geçerli sayılması, YSK’nın son dakika, binlerce sandıkta oylama bitmişken apart topar hem de kanuna aykırı karar çıkarması, bu yöndeki hiçbir itirazın kabul edilmemesi, YSK’nın jet hızıyla, dilekçeleri okumadan kararları reddetmesi, inceleme yapmaması ve referandumun kesin sonuçlarının açıklanması şaibe olduğunun, bir kaptı kaçtı, gümrükten mal kaçırma yapıldığının açıkça göstergesi değil mi?
Bu hukuksuz karar ile milletin iradesi sakatlanmadı mı?
Kaldı ki mühürsüzlükle ilgili geçersizlik hükmü yasaya 2010 yılında AKP iktidarı tarafından eklenmiş bir hükümken, yine AKP tarafından YSK’nın kararının savunulması garip değil mi?
Bir beyaz kağıda bilet yazınca bir konser bileti, Merkez Bankası damgası olmadan para basılınca bir banknot hiç geçerli olur mu?
Tabi ki OLMAZ!
İşte mühürsüz oy pusulası ve zarflar da GEÇERLİ OLMAZ.
Yapılan bir araştırmaya göre, en az 2,5 Milyon adet mühürsüz oy pusulası ve zarf mevcuttur. Bu rakama bakıldığında sonucu değiştirebilecek kadar büyük bir yekün oylamaya katılmış, geçerli sayılmıştır.
Halbuki sandıklara giren oy pusulası ve zarfların hiçbir güvenliği yoktur, zira bunlar mühürsüz yani onaysız, denetimsiz alelade kağıt parçalarıdır.
Sonuç olarak, seçime şaibe karışmıştır, YSK kararı yok hükmündedir, sonuçlar kabul edilemezdir.
Peki, ne yaptın buna karşı? Evet de desen Hayır da desen açık açık oyunu çalanlara, iradeni sakatlayanlara, saygı duymayanlara karşı ne yaptın? Ya da ne yapacaksın?
Daha ne kadar böyle kanunsuzluklar göz göre göre yapılacak ve sessiz kalacaksın?
Ben bir vatandaş olarak sessiz kalmayacağım, YSK kararını tanımayacağım, sonuçlarının şaibeli oluşunu anlatmaya devam edeceğim.
Aksini savunanlara şunu diyorum. Çok mu güveniyorsunuz hile yapılmadığına? O zaman acesur olun iptal edin referandumu bir daha oylama yapılsın. Ya da daha az cesur olun da sandıklar açılıp oy pusulası ve zarflar yeniden incelensin. Yok mu cesaretiniz?
Peki YSK’nın bu kararı ile Hayır çıksa idi ne olacaktı? Ya da böyle bir karar YSK’dan Hayır için çıkar mıydı? Çıksa o hakimlerin durumu ne olurdu? YSK durup dururken böyle bir kararı neden verdi?
Çok fazla şaibe, çok fazla soru işareti var..
Unutmayın, 1982 Anayasası %90’ın üstünde oyla kabul edilmesine rağmen meşruiyetini kazanamamıştı. Bu oy oranı ile (%51), hele ki sonuçlar şaibeli iken oylanan Anayasa hiçbir şekilde meşru olmayacak, referandum hep şaibeli hatırlanacaktır.
Sonuç olarak, sandığa Hayır girmiş, sandıktan evet çıkarılmıştır.
Bundan sonrasını, nasıl bir felakete sürüklendiğimizi hep birlikte izleyelim. Zaten ancak görürsek anlarsınız hangi Anayasa hükümlerine evet dediğinizi.
Son olarak, bu kararı alanlara ve ellerini ovuşturanlara sesleniyorum. Bizim torunlarımıza anlatacağımız şanlı hikayelerimiz, mücadelelerimiz var, sizlerin ise torunlarınıza bakacak yüzünüz YOK. Ve şunu kimse unutmasın bu ülkede “HİLESİZ” 24 Milyon’luk bir kitle var. Bu kitle her zaman ensenizde olacak, her zaman bu Anayasa ‘ya Hayır diyen ülkenin vatanperverleri olarak anılacak.