Kulağa hoş geliyor değil mi?
Bu ifadeyi özledi herkes değil mi?
Bir zamanlar “biz geri kalmış ülke olmayacağız, tarım yapan ülke olmayacağız, sanayi ülkesi olacağız” deyip, mahvettikleri tarımı, üretimi, köylüyü, çiftçiliği özlediniz değil mi?
Şimdi geldiğimiz noktada artık özlem duyduğumuz bir kavram oldu tarım.
Neden? Çünkü üretmiyoruz, artık ne bizler düzgün sebze/meyvelerle beslenebiliyoruz, ne de köylüler para kazanabiliyor. Artık köyler bitti, köylü bitti. Hiçbir ürün para etmiyor, her şey ithal oldu. Bıçak artık kemiğe dayandı, acil bir şeyler yapmalı.
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal geçtiğimiz hafta bir rapor açıkladı hükümetin tarımla ilgili yeni düzenlemesine dair. İsmi de manidar : Üretim Reform Paketi Tasarısı.. Yapılacak kötü bir şeyi güzel kavramlarla kapatma sanatıdır bu. Sorsanız tasarının isminde “üretim” var ve “reform” var..
Buna göre, iktidar 750 bin ailenin geçimini sağlayan ve 600 milyon dolar değer yaratan zeytinlikleri talana açmaya hazırlanıyor. Ismarlama çıktığı ortada olan Zeytincilik Kanunu 20. Maddesine göre, Zeytinlik sahaları içinde zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak tesis yapılamaz ve işletilemez. Ancak, Bakanlıklarca alınacak kamu yararı kararı gereğince yapılacak yatırımlar kapsamında zeytinlik sahaları içinde kurulacak tesisler bu hükümden müstesnadır. Bu durumda, yatırımın yapıldığı alan içinde bulunan zeytin ağacının iki katı kadar zeytin ağacının, Bakanlık tarafından gösterilecek yere dikilmesi zorunludur. Bu yükümlülüğe aykırı hareket edenlere, dikilmesi zorunlu ağaç başına iki yüz Türk Lirası idari para cezası uygulanır.” denmekte.
Binlerce zeytin ağacı Bursa’nın ilçelerinde ve Türkiye genelinde kesilecek. Ve kesilen ağaç başına 200 TL verilerek istediğiniz alana istediğiniz AVM’yi dikebilecek, istediğiniz fabrikayı, santrali ve aklınıza gelebilecek doğayı, tarımı katledecek her şeyi yapabileceksiniz.
Bu sadece tarımın bitirilmesi üzerine bir örnek.
Tarım, üretim, çiftçinin kazancı sürekli darbe almakta.
İşte bu mantığa karşı bir tarım hamlesi yapılmalı acilen. Yoksa her şey için çok geç olacak.
Yenişehir’in ve verimli topraklara sahip tüm şehirlerin yapması gereken modern ve bilimsel tarım ve buna bağlı kooperatifleşme, pazarlama teknikleri ile nihayetinde de gıda/tarım sanayi hamlesi olmalı. Bu uğurda işi politik bir malzeme bir propaganda malzemesi yapmadan, sulandırmadan faydalı olacak kişi ve kurumlarla acilen faaliyette bulunulmalı.
Hükümetin politikalarına taban tabana zıt olan bu hamleyi Yenişehirli, Yenişehir köylüsü, pazardaki tüketicisi Yenişehir halkı, girişimciler, kanaat önderleri ve sivil toplum örgütleri sahiplenerek el birliğiyle gerçekleştirmeli.
Çünkü hemen faaliyete geçilmez ve beklemeye devam edilirse, artık üzerine düşünülecek bir tarım politikası ve bir köylü nüfusu da kalmayacak. Artık son dakikalar geldi.
Saman bile ithal eden bir boyuta gelinen ülkemizde, her bir dönümden üründen zarar edilirken, bazı dönemler ürünler tarlada bırakılırken artık bir şeyler yapılması lazım bence.
Yenişehir’in “aydın”ı (ayçekirdeği) bile İnegöl tarafından tescil edilmişken, gıda sanayi için var olan tek fabrika bile kapanmış, yerine hala toprağa, suya, ürünlere zararlı ağır sanayi getirilmeye çalışılırken, buna karşın tarımda ürününe, çiftçisine sahip çıkan, topyekun pazarlama stratejisi ortaya koyan, bir de bunun yanında sanayiyi sadece gıda/tarım sanayi ile destekleyen bir politika ancak Yenişehir’i, Yenişehir’in tarımını ve köylüsünü ayaklandırır.
Bununla ilgili olarak çalışmalar yapıldığını duymaktayım. Bu hususta faaliyete başlamaya çalışan, elini taşın altına sokan, Yenişehir’i, tarımını kurtaran herkese desteğim tam.
Elbirliğiyle kurtaralım, – tarımı değil – GELECEĞİMİZİ..
