MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 29 Ekim Resepsiyonuna katılmadı.
Ve yıllardır süregelen “Cumhur ittifakı çatlıyor mu” sorusuna, yeniden yanıt aranmaya başlandı.
Konunun, her zamankinden daha ciddi olduğunu söyleyenler olduğu gibi
Bunu, ‘MHP’nin sessiz külliye boykotu’ olarak nitelendirenler,
Ve AKP’nin, Devlet Bahçeli’yi kaybetme lüksünün olmadığını söyleyenler oldu.
*
Bu tartışmalar yaşanırken aklıma, her nedense Ercan Özel geldi.
Günün birinde Bahçeli, neden bile göstermeden, ‘ Ben yokum’ dese,
Özel ne yapar diye düşündüm.
*
Siyasete AKP’de başlayan, belediye başkan aday adayı olan,
Olmayınca şansını MHP’de deneyen,
Bu da tutmayınca İyi Parti’ye musallat olup orada ilçe başkanı olmayı başaran,
Millet ittifakının belediye başkan adayı olmayı becerebilen,
Ve son olarak nasıl olduğunu kendisinin bile bilmediği bir şekilde belediye başkanı seçilen,
Bir yılını doldurduktan sonra Meclis’te sadece 4 üyesi bulunan AKP’ geçen Ercan Özel’in,
Böyle bir durumda ne yapar? Sorusunun yanıtını, onun ayak izlerinde buldum.
Sorunun bendeki yanıtı ‘her şey’
*
Her şey yapabileceği düşünülen böyle karakterlerin özellikleri vardır.
Bunlar, ilke değil, imkan peşinde koşarlar.
Her dönemin adamıdırlar ama bu kolay iş değildir ve ciddi bir esneklik ister.
Dün başka bir bayrağın altında yemin eden bu tipler, bugün bambaşka bir renge bürünmekte hiçbir sakınca görmezler.
Makamın yönü değişti mi, onlar da anında pozisyon alır.
Bir dönem “ülkü” derler, ertesi gün “adalet”, sonra “millet”, ardından “bereket”…
Halkın kafası karışır tabii: “Yahu dün başka konuşan bu kişi, bugün nasıl böyle oldu?”
Cevap basit: Dün rüzgâr kuzeyden esiyordu, bugün güneyden. Meteoroloji bile bu kadar hızlı yön değiştiremez.
*
Yani her kavram, rüzgârın estiği tarafa göre bir slogana dönüşür.
Ama şu da var: Rüzgârın yönüne göre yelken açanların yolculuğu uzun sürmez.
Çünkü rüzgâr diner, deniz durulur, sonra ortada ne rüzgâr kalır ne yön.
Yelken boşta, kaptan şaşkın, gemi sürüklenir.
Ve rüzgârla gelenler, rüzgârla gider.