Eski Mısırda köleler, sinekleri firavundan uzaklaştırmak için kendi vücutlarına bal sürerlerdi. Üzerlerine sürdükleri bala rağmen sinekleri çekemeyen köleler ateşe atılarak infaz edilirdi.
Emeği ile geçinen, hırsızlık ve yolsuzluk yapmayan, yetim hakkı yemeyen, başkalarına iftira atmayan canım kardeşlerim! Ne olur uyanın! Firavunları sineklerden korumak zorunda değilsiniz.
İstismarcılara, yalancılara, Allah’la aldatanlara, dini değerleri nakde çevirenlere, kadın düşmanı katillere, tecavüzcülere, cehaletten beslenenlere, vergi kaçakçılarına, mezhep kışkırtıcılığı yapanlara, toplumu ayrıştıranlara, kendilerini vazgeçilmez sananlara, dalkavuklara, goygoyculara, satılık kalemlere, “Yurtta bela, dünyada bela olanlara” boyun eğmeyin!
Emperyalizmin açık ve örtülü işbirlikçilerine, ırkçılara ve dincilere, tecavüzcüleri aklamaya çalışanlara, adaletin terazisini bozanlara, başı açık kadınlarımız için: “Ya kiralıktır ya da satılıktır.” diyen manyaklara, size iki ayaklı hayvan muamelesi yapan görgüsüz, merhametsiz ve vicdansızlara, yolsuzluk batağına saplananlara, sıkıştıklarında tehdit savuranlara boyun eğmeyin!
Çıkarları için küçülenlere, değerli olamadıkları için önemli olmaya çalışanlara, el etek öpenlere, “Bunlar!” diye bağırarak hakaret edenlere, çakallara, rantçılara, fesatlara, rüşvetçilere, cennetten arsa satmaya çalışan meczuplara, yurdumuzu hapishaneye dönüştürenlere boyun eğmeyin!
Sizleri susturmaya ve sindirmeye çalışanlara, cumhuriyetimizin değerlerini yandaşlarına peşkeş çekenlere, eğitimi dinselleştirmeye çalışanlara, doğayı katledenlere, organik üretimin kökünü kazıyanlara, yazarları, sanatçıları, bilim insanlarını, öğrencileri sırf muhalif oldukları için hapse atanlara, satılık kalemlere, liyakatsiz, yeteneksiz, donanımsız kişileri hiç hak etmedikleri makamlara atayanlara boyun eğmeyin!
Paraya tapan dincilere, önüne gelene ayar vermeye çalışan eziklere, üç maymunu oynayan onursuzlara, “Asarız keseriz!” diye ahkam kesenlere, masum insanların hayatını karartanlara, martı pisliği kadar bile beyni olmayanlara boyun eğmeyin!
“Devletin malı deniz yemeyen keriz.” diyenlere, aklımızla alay edenlere, kadına şaşı bakanlara, iş bitiricilere, ihalecilere, kafalarını kuma gömenlere, sıkıştıkları zaman mağdur edebiyatına sarılanlara, kraldan çok kralcı olanlara boyun eğmeyin!
Salozun mavallarına kanmayın. “Hayır” demeye cesaret edin. Kendi gücünüzün farkına varın, onurlu ve kararlı bir duruş sergileyin.
Her gecenin bir sabahı her kışın baharı vardır. Yalnız ve çaresiz değilsiniz. Daha adil bir düzen istemek zorundasınız. Baskıya, zulme, haksızlıklara, keyfi uygulamalara karşı çıkmalıyız. Bize rol biçmelerine izin veremeyiz.
Peygamberimizin sahabelerinden Ebu Zerr şöyle söylemiştir: “Geceyi aç geçirip de sabahleyin eline kılıcı alarak sokağa çıkmayan adamın aklına şaşarım.”
Baskının, zorbalığın, yasa tanımazlığın, yolsuzluğun, hırsızlığın karşısında duyarsız kalarak susmak insanlık suçudur.
Susmayalım! Susarak erteleyebiliriz ama kurtulamayız. Bir avuç provokatöre ve onların akıl dışı yalanlarına karşı direnelim. Sokrates’in dediği gibi: “Sorgulanmayan yaşam yaşamaya değmez.”
