Hastanede Bir Resim Sergisi

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hastanenin bahçesindeyim. Ağlıyorum. Ağlamamak için kendimi zorladıkça hıçkıra hıçkıra devam ediyorum ağlamaya. Telefonumu da evde unutmuşum. Arayamıyorum kimseyi. Belki birini arasam, birkaç dakika konuşsam biraz rahatlayacağım. Yok. Baktım durduramıyorum ağlamayı, oturdum bir köşeye. Güneş gözlüklerimi taktım. Bari diyorum, biri böyle ağladığımı görüp bana bir şey sormasın. Ne diyeceğim sorsalar? Neden buradayım? Birine bir şey mi oldu? Benim mi bir şeyim var? Hayır. Keyfi bir işlem için geldim hastaneye. "Cilt bakımına geldim de çok duygulandım." mı diyeceğim? Beni ağlatan durumu hangi sözcüklerle ifade edebilirim, diye düşünürken daha da şiddetlendi ağlamam. Ağladım, ağladım, ağladım…

Baktım ki susacağım yok. Kalktım oturduğum yerden. Hastane biraz tepede. Bayır aşağı başladım yürümeye hızlı hızlı. Bir an evvel eve varıp da telefonumu bulup kardeşimi aramak niyetindeyim. Arasam ne diyeceğim? Ne diye üzeyim onu da durduk yere? Vazgeçiyorum aramaktan.

Necati Cumalı'nın dizeleri geçiyor aklımdan "Ağladığını istemem ben ölürsem/Beni en sevdiğin halimle hatırla/Uzak bir yerde çalıştığımı düşün/ Hayatta olduğuma inan/ Bir gün gelir kendiliğinden geçer bütün üzüntün… " . Bu şiiri kardeşime gönderdiğim ilk seferde onun bana ne kadar kızdığını hatırlıyorum. Gülümsüyorum.

Hastaneden çıkarken sağ tarafta bir tuvale ilişti gözüm. Baktım ki sekiz on tuvallik bir resim sergisi var. Etrafında kimse yok tuvallerin. Belli bir tema da yok anladığım kadarıyla. Bir Atatürk portresi var, manzara resmi var birkaç tane, soyut bir resim var. Benim gözüme ilk ilişen tablo ise iki tane rengarenk kuşun, galiba papağan bunlar, bir dal üzerinde neşeyle birbirine baktığı tablo. Diğer resimlere şöyle bir baktım fakat bu rengarenk kuşlu tablonun başında durdum. Uzunca baktım. Baktım… Tablonun sağ üst köşesine kırmızı tükenmez kalemle, el yazısıyla bir not düşülmüş. Büyük harflerle bir isim yazıyor en üstte ben ad soyadı sandım başta fakat belki de birer isimdi. Bilemiyorum. İsimlerin altında da "Kardeştik biz. İki kardeştik. Kekik kokan dağlar… Neşeyle…" gibi ifadeler geçen bir paragraf vardı. Anladığım kadarıyla bu paragraftan bir süre sonra yazılmış bir cümle vardı. "Ne olursa olsun HİÇ ayrılmayacağız. Seni çok seviyorum CANIM ABLAM! " Büyük harfle yazılan kelimelerin altı çizilmişti. O anda aklımdan geçenleri savamadım. Danışmada görevli olan iki kişiye "Kime ait bu sergi?" diye sordum. "Bu sergi hasta yakınlarına ait. Psikoterapi…" cevabını aldım. Gözlerim dolmaya başladı on anda. "Yakınlarını kaybedenlerin mi?" diyebildim. Karşımdaki genç insan yutkundu "İleri derecede, son evredeki hastaların yakınlarının resimleri ve ne yazık ki yakınlarını kaybedenler var." dedi. Yutkundum. Başımı salladım. Konuşamadım, bahçeye dar attım kendimi. Sonrası başta dediğim gibi işte…

Hiç tanımadığım iki kız kardeş… Kızlardan biriyle tanışmak artık mümkün değil. Küçük kardeşin resmettiği o tabloda iki papağan bir dalda sonsuza dek neşeyle birbirine bakmaya devam edecek.

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Hastanede Bir Resim Sergisi
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.