Doğada insan yok oluyor da insanın yaptıkları yok olmuyor.
Yüzlerce yıl önce yaşamış insanların, hayatlarının geçtiği yerleri bugün görebiliyoruz mesela. Neler yaşadıklarını hayal etmeye çalışıyoruz. Neye benzediklerini, nasıl beslendiklerini, ne hissettiklerini…
Aynı şekilde ölen birinin ardından da bıraktığı eşyalar yaşamaya devam ediyor. Kıyafetler yok olmuyor mesela. Başkalarının hayatlarında yeni yerler buluyorlar.
İnsan yok oluyor ama. Bir gün geliyor ve bir daha hiç var olmayacak şekilde gidiyor dünyadan.
Bazı inanışlar yeniden dünyaya gelmeyi kesin olarak görse de bilim bunun yok olmayı kabul edemeyen insan zihninin çaresizce ürettiği bir inanç olduğunu söylüyor.
Hangisi doğru bilemiyorum. Yeniden dünyaya gelme fikri bana iyi gelse de bildiğimiz tek bir hayat olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Hal böyle iken hayatımızı nasıl yaşadığımız önemli hale geliyor. Ne kadar keyif aldığımız, ne kadar hayal kurduğumuz, hayallerimize ulaşmak için ne yaptığımız, ne kadar güldüğümüz ya da ağladığımız…
Bizden bağımsız sebeplerle sınırlandırmak zorunda kaldığımız hayatlarımız için yapılabilecek bir şey yok biliyorum. Ama düşünmeden edemiyorum.
Acaba bu sınırlandırmaların ardına saklandığımız, bahane olarak kullandığımız hiç mi bir şey yok?
Mesela içinde yaşadığımız belirsizlik, çıkıp yürüyüş yapmaya ya da bir ağaca dokunmaya engel mi gerçekten?
Ya da gelecekten umudumuzu yitirmeye başlasak da şuan güzel bir sohbet etmek mümkün değil mi?
Neden bunları düşündüğümü söylemek isterim size. Son günlerde o kadar bunaldım ki herkesten ve her şeyden. Sürekli olarak aynı gündemlerin konuşulduğu, geleceğe dair yalnızca umutsuzluğun yayıldığı masalarda oturmaktan.
Kendimle kalmak daha kolay gelmeye başladı. Yüzyıllar öncesine ait tarihi bir yeri dolaşmak ilham verdi.
Bu dünya yüzyıllardır bir sürü insanı taşıdı sırtında.
Akla gelebilecek her şey yaşandı. Ama dünya bitmedi. Hala yaşamaya devam ediyor. Ne olursa olsun devam edecek.
İnsanın kendi küçük hayatı için duyduğu endişeyi küçümsemiyorum. Ama o endişeyle beraber hayatını küçültmesini de anlayamıyorum.
Bir hayat var. Yaşıyoruz ve sonunda bitecek.
Ne kadar uzun değil ne kadar canlı yaşadığımız değil mi önemli olan?