24 Kasım, Millet Mekteplerinin açıldığı tarihtir.
24 Kasım, Ulu Önder Atatürk'e Başöğretmenlik unvanının verildiği tarihtir.
Bu tarihin,
Atatürk'ün 100. Doğum yıldönümü olan 1981 yılında,
Öğretmenler günü olarak kutlanmasının kararlaştırılmış olması,
Günün anlam ve önemini azaltmaz.
24 Kasım’ın 12 Eylül Darbesinin bir ürünü olduğunu söylemek,
Kutlama etkinliklerinin dışında kalmaya çalışmak,
Anlamsız ve anlaşılmaz bir çaba olup karşılığı yoktur.
Gerçek olanla ütopya olanı ayırt etmek gerekir.
Gerçek olan, hepimizin Atatürk’ün ülkesinde yaşıyor olmamız,
Ve bunun hep böyle sürecek olmasıdır.
————————————
Öğretmenler günü,
Ülkemizin farklı yerlerinde, daha farklı kutlanıyor mu, bilmiyorum.
Ama Yenişehir’deki kutlama programları,
Daha fazla ne yapılabilir? Sorusuna cevap aramadan hazırlanıyor.
Kutlama etkinliği rutine girdi.
*
Öğretmenler gününde,
Öğretmen sorunlarının dile getirilmesi düşüncesi,
Yıllardır hep söylenmesine rağmen, hiç gerçekleşmez.
Ama klişe bir şekilde yine söylenir.
Fikir olarak güzel ama karşılığı yok,
Mesela farklı olarak ne yapalım?
Sorusunun cevabı olarak tasarlanmış bir çaba, ben duymadım.
*
Öğretmenler gününün bir diğer klişesi,
Öğretmene iyisin, güzelsin, kutsalsın denmesi.
Öğretmenin sorunlarını konuşamıyorsak,
Bir başka klişeyle de sulandırmayalım işi.
Kutlama etkinlikleri sırasında, samimi olmak başlangıç için yeterli.
*
Eskiden olsa “okulların yönetimine öğretmeni, öğrenciyi ve veliyi katın.” Derdim.
Ama gelmiyor içimden.
İnanın, öğretmenin dışında herkes gereğinde fazla işin içinde.
Öğretmen, sistemin dışına atılmak üzere.
Öğrenci-veli ikilisi, işin içindeki rolünü abartmış,
Her biri eğitim uzmanı edasıyla belirleyici olmuş,
Okul müdürleri ise bu ikili yanında saf tutmuş durumda.
Eğitim sendikaları, para pul işlerini bırakıp bu soruna odaklanmalı.
0
Mutlu
0
Üzgün
0
Sinirli
0
Şaşırmış
0
Virüslü
