Yolören ilkokulunda sınıf öğretmeni olan Doğan Yalçın,
Okul müdürünün uslandırma çabalarına uyum sağlamadığı gerekçisiyle hem ceza aldı hem de bir başka okula gönderildi.
Birkaç haftadır takip ettiğim bu konudan sonra anladım ki
Eğitim öğretimin saç ayaklarından sayılan ve çok önemli oldukları her fırsatta tekrar edilen öğretmen, öğrenci ve veli, aslında hiç kimsenin umurunda değil.
Okullarımızda demeyeyim ama Yolören İlkokulu’nda saç ayağı falan kalmamış.
Tek bir ayak var, okul müdürü.
*
Müdür çok ilginç bir tip.
İşini iyi yapan insanları değil, kendisine tabi olanları seviyor.
Eleştiriye katlanamadığı gibi önerilere de kapalı.
Böyle bir müdür karşısında seçenekleriniz çok değil.
Ya uyum sağlayacak ve okul müdürünün sizler için hazırladığı nimetlerden yararlanacaksınız.
Ya da ‘her nimetin külfeti olur’ diyeceksiniz.
İyi de reddetmek sorunu çözmediği gibi büyütüyor.
Muhterem bunu kendisine yapılmış bir hakaret olarak algılıyor.
Müdür olduğunu hatırlatmak istiyor.
Ve sizi “Uyumsuz” ilan ediyor.
Bundan sonrasında ise ‘ben uyumsuz bir öğretmenle çalışamam’ demesi yetiyor.
Doğan Öğretmenin başına gelen bu.
*
Öğretmenler; böyle bir müdürünüz varsa,
Siz siz olun onu eleştirmeye falan kalkışmayın.
Onun söylediklerini emir telakki edip aynen yerine getirin.
Onunla konuşurken sakın ola ki eliniz cebinizde falan olmasın.
Öğretmenler odası benim dinlenme yerim diye düşünüp rahat hareket etmeye falan kalkışmayın.
Sizin değil çünkü.
Okulda tüm alanlar okul müdürünündür.
O isterse öğretmenler odasında kahvaltı düzenler,
İsterse yemek pişirir
İstediği konuda konuşur
Ama sizler ya onaylarsınız her söylediğini ya da uyumsuz sayılırsınız.
Uyumsuzluk çok ciddi sorunlar çıkarabilir.
Okul müdürü, sadece bu özelliğinizden dolayı sizden kurtulmayı düşünebilir.
Sakın bunu yapamayacağını falan düşünmeyin.
Yapar.
Bu öğretmenle sorunum var der.
Ben bu öğretmenle çalışmak istemiyorum der
Çağırır iki müfettiş halleder işi.
Bir de bakmışsın görev yerin değiştirilmiş.
Nasıl oldu falan derken alırsınız soluğu yeni adresinizde.
*
Her zaman değil ama Doğan öğretmen gibi işinizi iyi yapmışsanız, veliler girer işin içine.
Panik halindedirler
Öğretmenimiz çok iyiydi diyerek başlarlar
Anlatırlar da anlatırlar öğretmenin çocukları için yaptıklarını.
Sahip çıkarlar öğretmenlerine
İlçe milli eğitim müdürü ile başlarlar, Kaymakamla sürdürürler itirazlarını.
Topladıkları imzaları verirler, öğretmenimiz geri gelsin talepleriyle birlikte.
Herkes haklı olduklarını söyler ama kimse bir şey yapamaz
Ya da bir şey yapmaz.
Köylerinde bulunan siyasileri devreye sokarlar.
Onlar umut verir, akıl verir ama iş üretmezler.
Teslim ettikleri imzalar ile verdikleri dilekçelerine cevap gelir milli eğitimden.
Talebiniz uygun bulunmamıştır denmektedir gönderilen yazıda.
Velinin isteği de yerine getirilmez.
Bazıları alır götürür çocuğunu öğretmeninin arkasından.
Ne istediklerinin hiçbir öneminin olmadığını görmüşler, özgüvenleri kırılmıştır.
Sadece bir şey talep etmedikleri zaman önemsendiklerini anlarlar.
*
Bazı Eğitim sendikaları için de bir şeyler yazmak isterdim ama gerek yok.
O kadar acizler ki onları düşündüğümde, söyleyeceklerimi unutuyorum