Umutlarını bir yıl sonrasına erteleyerek yaşayan köylü, teslim oldu.
Hasat döneminde yaşadığı karamsarlığı, kendi çabasıyla atlatan köylünün, “seneye daha iyi olacak” diye başladığı arayışı artık yok.
Köylü, üretmenin, ürettiğini satarak para kazanmanın, mümkün olmadığını düşünüyor.
Kim ne ekecek? Ne kadar ekecek? Ne kadar üretecek ve kaça satıp kaç para kazanacak? Sorularını bile sormuyor artık.
Köylü, umutlarıyla birlikte inancını da yitirdi.
O kadar yorgun ki içinde bulunduğu durumun sorumlularını bile sorgulamıyor.
*
İşin ilginç yanı, çoğu çok rahat.
Kendisini her tür sorgulamadan kurtarmış.
Yaşamı ve geleceği ile ilgili hayal kurmuyor.
Günlük yaşıyor.
Gündemi yok. Yapılacaklar listesi yok.
Borcunu ödeyemiyor ama bunu sorun olarak görmüyor.
Çoğu, içinde bulunduğu çıkmazı bile umursamıyor.
“Ne yapayım herkes benim gibi” diye başlıyor,
“ yok işte, ne yapayım, canımı mı alacak?” diye bitiriyor.
*
Köylünün geldiği bu nokta doğal değil.
Borcu varken uyuyamayan köylü, umutlarıyla birlikte değerlerini de kaybediyor.
Daha önceleri, önemli saydıklarını artık umursamıyor.
Köylünün kaybettikleri arasında sadece bunlar yok.
Köylü, birbiriyle olan ilişkisinde de çok sorunlar yaşıyor.
Kimsenin kimseye güveni kalmamış.
Çoğu birbiriyle konuşamaz hale gelmiş.
Yıllar içinde oluşmuş ilişkiler yara almış.
*
Köylü, başına gelenleri anlamadan kabullenmiş.
Neden üretemez hale geldiğini bilmiyor.
Kendine güvenini kaybetmiş ama yeni hayatına da alışmış.
Ne sorun arıyor, ne de sorumlu.
İçlerinden biri şöyle söylüyor: Bu yıl para kazanamadım. Zarar ettim. 800 bin lira borcum var. Geçen yıl 1,5 milyona bir traktör almıştım. Şimdi 2,5 milyon veriyorlar. Tek kârımız bu.