Kurumlar İflas Etti

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ferhan Şensoy’un dediği gibi: Bugün ne olacak diye kalkıyoruz; bu kadarı da olmaz ki deyip yatıyoruz. Olmaz dediklerimiz oluyor ve alışıyoruz.

Ülke yangın yeri. Ekonomik ve sosyal değerler alt üst oldu. Hayat pahalılığı yoksul insanları yakıp kavuruyor. Kadın cinayetlerinin önü alınamıyor. Asgari ücret ev kirasına bile yetmiyor. Ev sahiplerinin kararmış vicdanlarına terk edildik. Adalet, eğitim ve sağlık sistemi çöktü. Sahte ya da hileli yiyecekler marketlerin raflarını doldurdu.

Toplum çözülmeye ve çürümeye başladı. Hakkını hukukunu arayanlara, düzenin çarpıklıklarını eleştirenlere, hırsıza hırsız diyenlere dünyayı dar ediyorlar. Besleme basının ve iktidarın maaşlı trollerinin ar damarları iyice çatladı. Bu karaktersiz ve ezik tipler, muhalifleri korkutmak, sindirmek, susturmak için linç kampanyalarına devam ediyorlar.

Siyasal İslamcı düzen Cumhuriyetin kurumlarını yok etti ya da yozlaştırdı. Bizi bu kurumlarla aldatıyor. Bu zihniyet yaratıcı insan istemiyor. Soru soranlardan, farklı düşünenlerden, özgürlük talep edenlerden korkuyor.

Din, inanç alanından çıktı, kamusal alana girdi. Diyanet asli görevlerinden uzaklaşarak iktidarın borazanı oldu. Bu kurumun yöneticilerinde Cumhuriyet ve Atatürk antipatisi var. Sanki bu ülke Kurtuluş Savaşı verilerek kurulmamış gibi davranıyorlar. Ulusal Bayramlarımızda cumhuriyeti ve Atatürk’ü anmıyorlar. Toplumun gösterdiği tepkilere kulaklarını tıkıyorlar.

Bu kurumun başındakilerde bir saltanat takıntısı var. Hilafet geri gelse şu andaki makamlarını rüyalarında bile göremeyeceklerini anlamak istemiyorlar.

Siyasal iktidarın propaganda aracına dönüşen televizyon kanallarında “Diriliş”, “Kuruluş”, “Abdülhamit”. “Malazgirt” vb. dizi filmler yayınlanıyor ama Kurtuluş ve Atatürk hakkında bir film ya da belgesel yayınlanmıyor

Dincilerin, dillerinden düşürmedikleri Abdülhamit tam 33 yıl padişahlık yaptı. Türkiye’nin iki katı kadar toprak kaybetti. Bu gerçeğe rağmen dinciler, Abdülhamit döneminde bir karış toprak kaybedilmediğini iddia edebiliyorlar. Tarihi gerçekleri inkar edecek kadar gözleri dönmüş.

Yurdum insanı kendisine otosansür uyguluyor. Dilimizde ikiyüzlü davranıyoruz. Devlet dairelerinde sırf işimiz görülsün diye söze “Selamünaleyküm” le başlıyoruz. Kimisine “Hayırlı işler” kimisine “İyi çalışmalar” diyoruz. Dilimizi kirleterek dincilerin değerlerini içselleştirdiğimizin farkında değiliz.

Bereket versin gençler bu dinci dayatmaların farkında. Apolitik gibi göründüklerine bakmayın, onlar bizden daha politik. Gençler tepeden inmeci ideolojilere, tek adam rejimlerine, din tüccarlarına ve iktidarın şiddetine boyun eğmiyorlar. Hiyerarşiyi reddediyorlar. Ülkedeki çarpıklıklara duyarlılar ama kışkırtmalara kapılmıyorlar. Marş değil şarkı söylüyorlar. Silah yerine mizah kullanıyorlar. Miadını doldurmuş düzenle ilgilenmiyorlar. Savaşlara rağmen barış diyorlar. Kahraman olmak istemiyorlar.

Gençler yeni bir ipek yolu oluşturuyorlar.  İnternet üzerinden birbirleriyle tanışıp kültürlerini, kaygılarını, bilimsel donanımlarını, umutlarını paylaşıyorlar. Din, bayrak, milliyetçilik, ümmetçilik bagajlarını arkada bırakıp evrensel değerlerde buluşuyorlar. Güçlerini değişimden ve dünya vatandaşlığından alıyorlar.

Apolitik olarak adlandırılan bu kuşak, düzenin oyunlarına katılmayarak onu gayri meşrulaştırıyor. Hamasi nutuklarla, bayrakla, dinle, ülkenin bekası gibi söylem ve tehditlerle onları sindiremiyorlar.

Gençlerin bu tutumu, iktidarın zayıf noktasını, korkusunu, paniğini ve paranoyasını ortaya çıkarıyor. Gençlerin şiddete maruz kalmalarının nedeni bu.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Kurumlar İflas Etti
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.