Paranın değerini anlamak istiyorsanız birinden yüz lira borç isteyin, kişinin acındırmalarına daha fazla dayanamayıp cebinizdeki son parayı vererek yanından uzaklaşırsınız.
Borç almak, borç ödemekten daha zordur. Bankalardan borç alabilmek için borca gereksiniminiz olmadığını kanıtlamanız gerekir. İşin bir yönü bu.
Şimdi de borç alan, borcunu ödemeyen ya da ödeyemeyenlerin durumlarını inceleyelim. “Veresiye verdiler alasım geldi, ,istemeye geldiler ölesim geldi.”sözü borçlunun düştüğü acıklı durumu anlatmak açısından ilginçtir.
Veresiye mal pahalı gelmez. Borcunu ödememek üzere alışveriş yapan bir kişi için fiyatın önemi yoktur.
Borçlanmak tutsak olmaktır. Alacaklının uşağı durumuna gelir. Borç alan özgürlüğünü satar, dili kısa olmak zorundadır.
Borcun küçüğü büyüğü olmaz, küçük borçlar büyük borçların öncüleridir. Açıkça söyleyeyim. Borç almak dilenmekten farksızdır. Ödenmemiş bir borç dolandırıcılıktır.
Borçtan korkan kapısını büyük açmaz. Sabahleyin borçla kalkmaktansa akşamleyin aç yatın. Arkadaşlarınızla iyi ilişkilerinizi sürdürmek istiyorsanız borç almayın ve borç vermeyin.
Canınızı sıkan bir ziyaretçinin ayağını kesmek istiyorsanız ona borç vermeniz yeterlidir.
Borcunun üstüne yatmak isteyenler yüzsüz, kaba, pişkin ve vurdumduymaz olurlar. Amaçları sizleri yıldırmak ve size, “Lanet olsun, vazgeçtim! Dedirtebilmektir.
Bu tip kişiler borçları hatırlatılınca şu beylik cümlelere sarılırlar: “Kimsenin parası bizde kalmaz, ödeyeceğim.” “Şu aralar biraz elim sıkışık da…” “Bir yerden toplu para bekliyorum, gelsin ödeyeceğim.” “Benim borcum kesinlikle bu kadar değildi.” “Benim de alacaklarımı ödemediler.” Kaçmıyoruz ya ödeyeceğiz!” Bu bahaneler zinciri böyle uzayıp gider.
Alacakla borç ödenmez. Borcun ilacı ödeyip kurtulmaktır. Borcu olmayan insan zengindir.
Korkunun kaynağı cehalet, kötü eğitim, gelecek kaygısı ve eylemsizliktir. Korku içinde yaşayan özgür olamaz.
Sürgünden, işkenceden, hapisten değil korkak olmaktan korkun çünkü istediğiniz her şey korkunun diğer tarafındadır.