Annelerimizin Söylediği Ninniler Kadar Güçlüyüz
Sizler annelerimizin söylediği ninniler kadar güçlü, temiz, sevecen ve ümitlisiniz.
Nokta kadar çıkarı için virgül gibi eğilen çakallar hırslarında boğulacaklar.
Bizim ellerimizin ulaştığı yerlere onların hayalleri bile ulaşamaz. Akılsızlar kendilerine benzeyenleri seçerler.
Bu kontrolsüz tehlikenin karşısında birleşin.
Örgütlenemezseniz başarı yerine hiç denenmemiş acılarla karşılaşırsınız.
Lidere ihtiyacınız yok. Kusurlarınızı hemen söyleyecek ve size omuz verecek arkadaşlarınız olsun.
Bayrakları değil insanları sevin. Sadaka ve iyilikseverlik, eşit olmayan iki tarafın varlığını gösterir ve köleleştirme projesidir.
Bu kepazeliklerle savaşın.
“Kula Minnet Eylemem” kitabından
———————–
Ben Tarafsız Değilim
Churchill haklı. “İtfaiye ile ateş arasında tarafsız kalamayız.”
Tarafsızlık kararsızlık, çekimserlik, tepkisizlik, eylemsizliktir. İnsanın kendisinin de taraf olduğu bir ilişkiyi tarafsız bir şekilde incelemesi kolay değildir.
Goethe de bu durumun farkındadır ve şöyle der:”Size içten olmayı vaat edebilirim ama benden tarafsız olmamı beklemeyin.”
Bir insanın kendini anlatırken tarafsız olması allı pullu bir yalandır çünkü tarafsızlık insanın yapacağı bir iş değildir. Yürek tarafsız olamaz.
Haksızlıklar karşısında “tarafsızım” diyen kişi artık taraf olmuştur.
Görüş belirtmemek, yaşanan rezaletlere boyun eğmek de taraf tutmaktır.
Tarafsız olmak, güçlülerin tarafında olmak demektir.
Zulmün olduğu yerde tarafsızlık zayıflık, kurnazlık ve korkaklıktır. İlkesiz insanlar, gerçekle ilgisi olsun ya da olmasın her zaman işine gelen tarafı seçerler.
Ben tarafsız değilim.
Yobazlığa, adaletsizliğe, ırkçılığa, gericiliğe, bölücülüğe, savaşa karşıyım. Sevgiden, kardeşlikten, adaletten, özgürlükten, eşitlikten yanayım.
Ben, ülkemin ezilen halklarının tarafındayım. Zulüm görenlerle, acı çekenlerle, hapse atılan düşünce insanlarıyla birlikteyim.
“Gölge Etme Başka İhsan İstemem” kitabından
———————–
Çocukların Sizin Gibi Olmalarını Önleyin
Çocuklar istediğiniz gibi olmaz, yetiştirdiğiniz gibi olur.
Çocuk büyütmekle çocuk yetiştirmek arasındaki farkı göremiyoruz.
Çocuk yetiştirirken egomuzu bir kenara bırakamıyoruz ve çocuğu korkutuyoruz.
Şahane bir yetişkin yapmaya çalışacağımıza onu şahane bir çocuk yapsak sorun kalmayacak.
Çocuklar görseldir, duyduklarını değil gördüklerini uygularlar.
Çocuk yalan söylüyorsa ya sizden korkuyordur ya da sizin yaptığınızı yapıyordur.
Çocukların beyinlerini bilgi çöplüğüne çevirerek onlardaki öğrenme ve keşfetme isteğini yok ediyoruz. Canı sıkılan, kırılgan, çaresiz bir çocuk yetiştiriyoruz.
Onları başka çocuklarla kıyaslıyoruz, susmayı öğretiyoruz, sorularına doyurucu yanıtlar vermiyoruz, başkalarının yanında eleştiriyoruz, ona söylediklerimizi kendimiz yapmıyoruz, eğitimini başkalarına havale ediyoruz, ona özel zaman ayırmıyoruz.
Sonra da “Neden bu çocuk böyle?” diye saçmalıyoruz.
Özgüveni gelişmiş, yaratıcı, istekli, bağımsız düşünebilen bir çocuk yetiştirmek istiyorsanız çocukların sizin gibi olmalarını önlemeye çalışın.
Çocuklar büyüktür çünkü yürekleri büyüktür. Ece Ayhan’ın dediği gibi “Her çocuğun yüreğinde kendinden büyük bir çocuk vardır.” Çocuklar umudumuzun çiçekleridir.
“Ben Kalender Meşrebim Ama Güzel Çirkin Ararım” Kitabından