İnsanlar ve İnsanımsılar
“İnsan”, Arapça kökenli bir sözcüktür. “İlişki kuran, tanıyan, bilen, akıllı, becerikli” anlamlarını karşılar.
Aristoteles, “insan düşünen bir hayvandır.” der. İnsanı, “Hisseden hayvan”, “Alet yapabilen hayvan”, “Sosyal hayvan” şeklinde tanımlayan düşünürler de vardır.
İnsan, kavramlarla anlaşabilen, düşünme yeteneği olan, kendini bilen bir varlıktır. Kendisini ve çevresini değiştirir.
Bencildir. Kendini doğanın bir parçası olarak değil sahibi olarak görür, Gezegene el koyar ve onu değiştirir, doğanın dengesini bozar, havayı ve suları kirletir. Zevk için öldürebilen tek varlık insandır.
Bir gün öleceğinin bilincindedir, bunun korkusuyla yaşar ama hırsından vazgeçmez. Dünya denilen oyun parkında debelenip durur. Kendisine ve evrene bir anlam yüklemeye çalışır, kültür yaratan da odur kültürü yok eden de.
Tedirgindir, çelişki yumağıdır. Mutlu olmak ister ama beceremez çünkü azla yetinemez. Yaşlanıncaya kadar canavardır, evcilleşmez. Yaşlanıp dişleri sökülünce “Ayıp çocuklar, ısırmayın!” demeye başlar.
Hobbes’in dediği gibi, “İnsan insanın kurdurur.”İnsana zarar veren yine bir insandır. İnsan, insanı yorar. Başkalarının ürettiklerini, emeğini kolayca harcar. Kolayca saldırır ve can yakar. Yeryüzündeki en gelişmiş çekirge sürüsü insandır. Doyduktan sonra da yiyen tek varlıktır.
İnsan baştan aşağı zaaftır. İlgi çekmeye en az oksijen kadar ihtiyaç duyar. Her zaman sevilmek ve özel olmak ister. Sevgisiz, aşksız ve hayalsiz yaşayamaz. Kendisi dışında her şeyi keşfetmeye çalışır.
İnsan evrenin kararsız varlığıdır. Bugün aforoz ettiğine yarın tapabilir.
İnsana,”Hayvan olmayı yeğlerdim.”dedirten insanlar da vardır. Bunlar, görünüm itibarıyla insana benzeseler de içerik ve fonksiyon açısından tümüyle insan atıklarıdır, gereksiz yere bedenlerini işgal eden acımasız ve onursuz şahsiyetlerdir. Bunlar insan değil, insanımsıdır.
İnsanımsılar dünyanın içine eden, farkında olmadan kendilerini de tüketen yaratıklardır. At gözlüğünü kendileri takar, İnsanlığı kuruturlar. İnsanımsılar sürüler halinde yaşayıp sadece tüketirler. Başka bir gezegen bulunsa oradaki canlıları da yok ederler.
İnsanımsılar, her şeye bahane üreten organik jeneratörlerdir. İnsanları yakacak kadar, soykırım yapacak kadar canileşirler. Her türlü kötülükten dini değerlere sığındıklarını söyleyenler de bunlardır, dini vahşetin ortasına koyanlar da.
İnsanımsılar büyümez yaşlanır. Onlar insanın en büyük yalnızlığıdır.
“Batı Bizi Kıskanıyor” kitabından
———————————————————
Güç Yıkılır, Mutlak Güç Mutlaka Yıkılır
Bir insanın özünü anlamak isterseniz eline güç verin çünkü insanların kalitesi güç ve makam sahibi oldukları zaman ortaya çıkar.
Güç ancak akıl ve düşünce ile başarıya ulaşabilir. Yüreği ve aklı güçlü olanlar, güçsüz yanlarını dile getirmekten çekinmezler. Yeterince sevginiz, umudunuz ve bilginiz varsa en güçlü siz olursunuz.
Güçlü insanlar, öfkelerine ve iradelerine hâkim olanlardır. Gücüne güvenenler, korkutma küçüklüğünde bulunmazlar. Güçlerini hırlaşmak için değil birleşmek için kullanırlar. Adalete dayanmayan güç zalimdir.
Gücüne güvenerek güçsüzleri hor görenler başlarına bela alırlar çünkü her güçlünün güçsüz bir yanı her güçsüzün de güçlü bir yanı vardır.
Güç, kişiliği zayıf olanları ve kibirlileri çabuk zehirler. Sınırsız güç akılsız ve cahil birini çok tehlikeli yapar. O kişi, aldatıcı bir hırsla yasa tanımaz olur. İsteklerini zorla kabul ettirmeye çalışır. Hak, adalet, eşitlik, özgürlük isteyenlerden korkar ve korktukça saldırır çünkü aşırı güç ihtiyacı güçsüzlüğün işaretidir.
L. Acton, “Güç yıkılır, mutlak güç mutlaka yıkılır.”der. Yıkılır yıkılmasına da yıkılıncaya kadar yıktıklarının yol açtığı acılar ne olacak? Siz siz olun, cahil ve kibirli birilerine sınırsız güç verecek kadar cahil olmayın.
“Gölge Etme Başka İhsan İstemem” kitabından