İnsanın bir başkası tarafından kurtarılmayı beklemesi eğitimsizlik, kültürsüzlük ve çaresizlik durumudur. Kişi tembellik, cehalet ya da korkaklık yüzünden aklını kullanmaz ve kendi işini kendisi görmeyip kurtarıcıya havale eder.
Kurtarıcı arayan kişi aradığını bulur. Diktatörler, tarikat liderleri, ağalar, şeyhler kişinin bu çaresizliğine ve cehaletine karşılık vermek üzere ortaya çıkar. Kendi hayallerini bir başkasının gerçekleştireceğine inanan kişi kendi kendini yok eder.
Demokrasinin seçimden seçime oy vermekten ibaret olduğunu sanan kişi, sırası geldiğinde oyunu kullanır ve bir daha hiçbir şeye karışmaz. Bu tepkisizliği çok iyi bilen lider bildiğini okumaya başlar. Gerektiğinde eyleme geçmeyi aklından bile geçirmeyen kişi ve bu kişilerden oluşan toplumun geleceği kararır.
Kurtarılmayı liderden bekleyen kişi, ekonomik ve toplumsal kriz karşısında paniğe kapılır, elindekileri yitirmekten korkar. Bu kez kurtarıcıdan kurtulmak için yeni kurtarıcıyı beklemeye başlar. Hiçbir tepki göstermeden çaresizce bekler. Beklemenin sıkıntılarında sıkılmaz. Bir köpek sadakatiyle bekler. Ömrü beklemekle ve ertelemekle geçer.
Mevsimler değişir, yıllar geçer ama onun sinir bozucu bekleyişi devam eder. Bir şeylerin düzelmesi için sabreder; çünkü toplumsal bilinci ve ortak hareket etme yeteneği yoktur. Sokağa çıkmaya korkar. Elindeki piyango biletiyle ya da kazı kazan kartlarıyla rüyalarının gerçek olacağını düşünmeye devam eder.
Kurtarılmayı bekleyen kişi eylemsizlik içindedir. Kafasına başkaları tarafından takılan şapkayla dolaşır ve dilsizleşir. O kadar uzun süre ve sancılı şekilde bekler ki sonunda neyi beklediğini bile unutur. Öğrenilmiş çaresizlik içindedir, harekete geçmeye cesaret edemez.
Eylemsizliği eylem olarak seçen kişi, iktidarı rahatlatır çünkü iktidar kültürlü, bilinçli ve özgürlük talep eden insan yetiştirmek istemez. Kendi ideolojisine uygun insanlar yetiştirmek ister.
Eylemsizliği seçen kişi her türlü aşağılanmaya katlanır, silikleşir, körleşir, dilsizleşir ve sağırlaşır. Özgürlük, hak, hukuk, adalet, eşitlik gibi sözler onu korkutur. Her zaman sığınacak bir kuytu arar. Çürütücü bir kısır döngü içinde acizleşir. Nefes almaktan bile yorulur.
Kurtarılmayı bekleyen kişi hayatın öznesi değildir. Yurttaş haklarından vazgeçerek bekler. İtilip kakılır, kandırılır ama bekler. Liderinin konuşmasını dinledikten sonra hemen bağırır: “Zamları gılıçdaroğlu ve dış mihraklar yapıyor.”