Batı ülkelerinin Müslüman halklara demokrasi ve insan hakları ihraç etme girişimleri şiddetli bir İslami tepkiye yol açtı. Irak ve Suriye savaşları, IŞİD’in peydahlanması ile birlikte gerçekleşen İslami terör saldırıları Avrupalıları korkuttu. Buralarda yaşayan insanlar çok kültürlülük hayallerini rafa kaldırıp yabancı düşmanlığını körükleyen siyasetçilere meyletmeye başladılar.
Dünya barışını tehlikeye sokan ve giderek yaygınlaşan tez şu: İnsanlık, tarihsel süreç içinde birbiriyle uzlaşması mümkün olmayan farklı medeniyetlere ayrılmıştır. Birbiriyle asla bağdaşamayacak olan bu dünya görüşleri medeniyetler arası çatışmayı kaçınılmaz kılmaktadır.
Bu tezi savunanlara göre, Batıyla Müslüman alemini birleştirmeye yönelik girişimler başarısızlığa mahkumdur. Müslüman ülkeler batının değerlerini asla benimsemez; batılı ülkeler de Müslüman azınlıkları içlerine sindirip yurttaş olarak kabullenemezler.
Amerika’nın ve batı ülkelerinin Suriye, Irak ve Afganistan’dan gelen göçmenleri kabul etmeyişinin nedeni budur. Bu teze göre, Avrupa Birliği çok kültürlülük yanılgısından kurtulmalı ve Batı kimliğine dönmelidir.Batıyı İslam tehlikesinden korumak gerekir.
Giderek yaygınlaşsa bile bu tez hatalıdır. Siyasal İslam’ın çok ciddi bir tehlike oluşturduğu gerçektir ama tehdit ettiği medeniyet sadece batı medeniyeti değil dünya medeniyetidir. IŞiD, hepimizin paylaştığı küresel kültürden türemiş kötü bir tohumdur. Ayrıca, İslam’ın saygın kurumlarının IŞİD’ i cahil ve azılı katiller olarak niteledikleri unutulmamalıdır.
Bir türlü yürürlüğe giremeyen Avrupa Birliği Anayasasının giriş bölümünde şu ifadeler yer alıyor: “İnsan hakları, demokrasi, eşitlik ve hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerlerin oluşmasına temel sağlayan kültürel, dini ve insani miras esas alınmıştır.”
Gelecekte dünyayı ne tür değişimler beklediğini öngörmek zor ama bu değişimler medeniyetlerin çatışması şeklinde değil tek bir medeniyet içindeki kardeş kavgası şeklinde yaşanacak.
21. yüzyıl büyük değişimlerin ve zorlukların yüzyılı olacak. İklim değişiklikleri ekolojik felaketleri tetikleyebilir. Yapay zeka verileriyle donatılmış bilgisayar sistemleri ve robotlar, birçok iş alanını insanların elinden alabilir, işsizlik yaygınlaşabilir.
Bu tür olumsuzluklar, dünya insanlarını birbirlerinde uzaklaştırmayacak tam tersine birbirlerine daha bağımlı duruma getirecek. İnsanlık olumlu bir topluluk oluşturamasa bile aynı küresel medeniyetin parçası olacak.