Kemanda Turgut Yüce, Darbuka Topuzların Mehmet, Klarnette Halil Kuyak (Düşük) Ve Cümbüşte Süslü Berberin Oğlu Adnan Süsler. Arka Planda Pate Sami, Kemancı Nuri Gül, Gençlik Kulübü’nün Kedi Kalecisi, Damadın Küçük Ağabeyi Nedim Zeybek (1944-20216) Ve Hakkı Dayı’nın Küçük Oğlu Klarnetçi Sami Gül, Hep Birlikteler.
Yıllar geçse de, böylesi fotoğraflar görüldüğünde; tüm tazeliğiyle hemen alevleniyor, yüreklerdeki acı tatlı bütün hatıralar.
Hepsinin birbirinden farklı anısı ve öyküsü var.
Ne güzel günlermiş deyip sevda meltemlerine kapılıyorsunuz.
Suskun zaman içinde kavak yelleriyle birlikte neler gelmiş, neler geçmiş.
Arnavut kaldırımlarındaki sayısız o ayak izi, kimi yerlerde asfalta, kimi yerlerde beton ya da parke taşlarına teslim olmuş, silinip gitmiş.
O zaman şu deli gönül bir yudum sevgi uğruna, kâh perdenin gerisinden, kâh sokak kapısı arasından gizli bir bakışın, güzel bir gülüşün, minicik bir karesini görmek için nelerimizi feda etmedik ki?
Bizler ne yaparsak yapalım, ne düşünürsek düşünelim, son söz daima büyüklerimizindi.
Evliliklerin birçoğu görücü usulü ile yapılırdı. Gelin adayları kayınvalide veya o ailenin yakınları tarafından herhangi bir yerde görülüp beğenilirdi. Ardından gençlerin resimleri gösterilirdi.
Katı tutumlu aileler ise kızına veya oğluna beğenme hakkını hiç tanımaz, son kararı ise büyükler verirdi.
Uygun görülen genç adayların, “dünür” denilen aracılar vasıtasıyla ailelerin fikirleri de öğrenilir, hatta bir bahane ile bu gençler yüz yüze kısa da olsa görüştürülürdü.
Olgunlaşan bu ilişkiler sonunda, dünür başıyla beraber kayınvalide ve birkaç yakını gelin adayını ailesinden isterlerdi. Bu isteme birkaç gün sonra tekrar yapılır ve sonunda özel işlenmiş söz mendili kız evinden güçte olsa alınırdı.
Bundan sonra da bu gençlere yavuklu denilirdi. Her salı günü çerez sepeti oğlan evinden kız evine evleninceye kadar giderken, hoşgörülü ailelerde bu durum genç adaylar için konuşma fırsatı olurdu. Diğer zamanlarda iletişim ise çoğu kez mektup ile yapılırdı. Telefon ise birçok evde bulunmazdı.
Söz mendilinden sonra düğüne kadar geleneklerimiz sırasıyla; küçük yağlık, büyük yağlık, nişan adeti ve düğün haftası da gelin hamamı, dönme, gelin alma, alay karşılama ve sonunda paça olarak gerçekleştirilirdi.
Bu âdetlerimize davetler özel işlemeli sarı başörtülü genç hanımlar tarafından kapı kapı dolaşılarak yerine getirilirdi. En önemlisi kazasız belasız bir düğün ve sonrası bu mutlulukların devamı idi. Bu da büyüklere kalırdı. Birbirleriyle iyi anlaşan her iki ailenin de çocukları da daha mutlu ve geçimli olurdu.
Fotoğrafımızdaki anı da, böylesi geçimli bir aileyi yansıtıyor. Yasincilerin Mehmet Amca’nın küçük oğlu Ahmet’in damat hamamı sonra Hükümet Çaycısı olan ağabeyi İsmail Zeybek’in iş yerinde, gelenek gereği gezilen fasıldan görüntü olup, 16 Eylül 1973 tarihlidir.
Espri de olsa, o sazlar ne güzel yakışmış bizlere. Kemanda bendeniz, darbukasıyla Topuzların Mehmet, klarnette Halil Kuyak (Düşük) ve cümbüşte Süslü Berberin oğlu Adnan Süsler. Arka planda Pate Sami, Kemancı Nuri Gül, Gençlik Kulubü’nün kedi kalecisi damadın küçük ağabeyi Nedim Zeybek ve Hakkı Dayı’nın küçük oğlu Klarnetçi Sami Gül ile birlikteyiz.
Burada göz ardı edilmeyecek olan İsmail, Nedim ve Ahmet Zeybek kardeşlerin üçünün de birbirleriyle bacanak olması bir özellikse, aynı güzellikte üç Dereköylü kız kardeşin elti olmasıdır. Bunun da gelin hanımların çok iyi ve geçimli olmasından ve bu üç geline kayınvalidelik ve kayınpederlik yapan anne Şerife ve baba Mehmet Zeybek’in iyiliklerinden kaynaklandığını söyleyebiliriz…
Bu ay içinde vefat eden, arkadaşım Nedim Zeybek’e rahmetler, ailesine de başsağlığı dilerim