Yenişehirli Helvacılar

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Mehmet Nuri Helvacı anlatıyor:

Süleyman ağabeyim ise 1955 yılında Bursa’ya taşınarak Çancılarda baba mesleğine devam etti. Sonra lokantacı oldu. Nihayetinde nalbur ve inşaat malzemeleri üzerine çalışırken emekli oldu. Babam da 1958 yılında 63 yaşında iken vefat etti. Bende o zaman henüz 25 yaşında idim. Onun yokluğu hepimizi sarsmıştı. Bu acı üzerine Muzaffer ağabeyimde aynı yıl içinde Bursa’ya taşınınca. Yenişehir’deki dükkân bana kalmıştı.  O’da Okçular da mefruşat üzerine işyeri açtı. Sonra Ulucami civarında beyaz eşya üzerine acente açarak 1982 yılında da emekli oldu. Babamın ölümünden iki yıl sonra bende 1960 da Bursa’ya taşınarak bu dükkâna geldim. Baba mesleğine hâlâ burada devam ediyorum. Yenişehir deki dükkâna ise kalfamız Adil Şen bakıyordu. O nedenle hafta da bir, on beş günde bir Yenişehir’e gider gelirdim. Hatta 1967 de Hicaza otobüslerle Yenişehir’den Çömez’in kafilesiyle gitmiştik. Sonrasında o dükkânı Adil Şen’e devretmiştim. Rahmetli dürüst bir insandı. Çoluk çocuk eşiyle birlikte o dükkânda çalışmıştı. Çok mücadele etmişti ve başardı. Orada hem helva çeşitleri hem de süt ürünleri imal ediyordu.”

Daha sonra birlikte dükkânını gezmeye başladık. Ön cepheden hiç belli olmayan bu mekânın, içerdeki ara kapısından imalathaneye geçtiğimizde hayretler içinde kalmıştım.  Ömrümde hiç böyle tuğla işlemeli çatı tavan görmemiştim ki! Tavan oldukça yüksek, duvarlar olsun, tavan olsun horasan harcıyla işlenmiş özgün bir yapı. Duvarların genişliği 70-80 cm. civarında. Burayı tarif etmekte zorlanıyorum. Burası anlatılmaz mutlaka görülmesi gerek. Hele hele değirmen çarkını çeviren suyun Maksem sırtlarından özel oluklar yardımıyla getirilerek demir kapaklı yerden binaya giriş yaptığını Mehmet ağabeyden duyduğum zaman pes doğrusu dedim. Ve Mehmet Abi devam ediyordu:

“ Meraklı olan insanlar ziyaretime gelip bu tarihi mekânı görmek istiyorlar.. Hatta geçenlerde Hasan Bey diye emekli bir öğretmen arkadaş gelmişti. Ondan öğrendiğimize göre bu bina 1850 yılında Kartaki adında bir Rum vatandaşı tarafından yaptırılmış. Makine ve teçhizatı da Almanya’dan ithal edilmiş. Bu mekânda susam yağı, tahin ve helva imalatı yapılmış. Kartaki Bursa Ticaret ve Sanayi Odasının kurucu üyelerindenmiş. 1922 yılında da mübadele göçmeni olarak Yunanistan’a gidince burasını çok iyi görüştüğü ahbabı olan Hacı Tevfik Efendi’ye bırakmış. Daha sonra bu yeri Sütmenlerin dayısı olan Ali Efendi,  Hacı Tevfik Efendi’den satın almış. Bende 1960 erinden aldım” diyordu.

Ben de Mehmet Ağabeyime her türlü yardım ve destekleri için teşekkür ederken fotoğraf makinem ile birkaç kare alıyor, onun da eski eserlere ne kadar önem verdiğini dükkânının her yerinde muhafaza ettiği antik objelerden  anlıyordum.

Ahmet Karaağaç (1898-1979) ve Abdurrahman Karaağaç (1904-1964) Isparta’nın Şarkikaraağaç ilçesinden ilçemize göç eden helvacı ustalarımızdır. İlk olarak Çınarlı Camii batısındaki Cumhuriyet Caddesi üzerindeki belediye dükkânlarında iki kardeş helva ve yağ imalatı yapmışlar. Bu dükkânlar yıkılınca, Ahmet Usta Ulucami Mahallesi Çatalçeşme Sokak No:37 deki evinde aynı mesleği yaparak, at ve eşeksırtında köy köy dolaşıp, yapmış olduğu ürünleri satardı. Hasan ve Hüseyin adında iki erkek çocuğu vardı. Kardeşi Abdurrahman ise İstiklal Caddesi No: 4 deki iş yerinde helva imalatı yapıyordu. Onunda Ali ve Zeki adında iki oğlu vardı. Büyük oğlu Ali Yenişehir Ortaokulundan arkadaşımdı. Halen Ankara da bulunmaktadır. Zeki ise Almanya da yaşamaktadır.

Hüseyin Dırancı (1899-1983), helvacılık mesleğini Hafız’ın oğlu Ahmet Ustanın yanında çalışarak öğrendiğini, Tenekeci Abdullah Evcil (1920) den öğrenmiştim. Bu konuyu ortanca oğlu Mehmet Dırancı’ya söylediğimde aynen teyit ederek, O da bildiklerini şöyle sıralıyordu:

Babam Ahmet Karasıl’ın dedesi yani annesinin babası olan Ahmet Ustanın yanında çalışmış bu mesleği ondan öğrenmiş. Dükkân da Cumhuriyet Caddesinde Ahmet Karasıl’ın Kuru Yemişçilik yaptığı yerde imiş. Babam burada çalışırken askere gitmiş ve Kurtuluş Savaşına katılmış. Bu nedenle babam İstiklal Savaşı Gazisidir. Fakat hiçbir zaman maaş almayıp kabul etmemiştir. Askerden geldikten sonra tekrar ustasının yanına girmiş. Nihayet bir gün ustasının izniyle, kendi başına bu mesleği yapmaya başlamış. Fakat bir türlü helvayı tutturamayınca bu durumu ustasına söylemiş. Bir yerde hata yapıyorsun diyerek tekrar yanına almış. Babamda kendi iş yerini kapatmış. Bu işin ilmini tamamen öğrendikten sonra, ustası da bu dükkânı babama devretmiş. Burada uzun bir müddet çalıştıktan sonra Belediye Meydanındaki 20 No.lu iş yerine taşınmış. Bu dükkânın doğusun da Ahmet Süpürtülü’nün fırını, batısında da Şekerci Halit’in şekerci dükkânı bulunuyordu. Burada ömrünün sonuna kadar çalıştı.  Helvanın her türünü yapardı. Tel kadayıfı da imal ederdi. İçerde üstü mermer olan ahşap masa ve sandalyeler bulunurdu. Izgara teşkilatı da sonradan kurulmuştu. Özellikle ilçe pazarının olduğu salı günleri bu mekân lokanta gibi çalışırdı. Babamın yaptığı helva soyadımızla anılırdı. Helvayı ağzınıza attığınız an dağılırdı. İşte bu helva Dırancı’nın helvasıydı. Biz dört erkek kardeş idik. En büyük ağabeyim İsmail ile kardeşim Sami şoför oldukları için nakliyecilikle uğraştılar. Bende önce Şekerbank’ta da sonra da ilaç sanayinde çalışarak emekli oldum. Ortanca ağabeyim Ahmet Dırancı ise 1941 yılından itibaren babamın yanında yetişerek baba mesleğini o devam ettirdi. Daha sonra dükkânını İstiklal Caddesindeki 41 No.lu işyerine taşıyıp, 1998 yılına kadar çalıştı ve burada iken iş yerini kapattı. 2006 yılında da vefat etti. Şimdi ise kardeşim Sami ve oğlu Burçin Gündoğan Mahallesi Karabacak Sokaktaki 10 No.lu iş yerinde 2001 yılından beri baba mesleğini devam ettiriyorlar.”

Osman Gülen, damadı Hakkı Doğanay ile birlikte İstiklal Caddesindeki (No:14-16)  iş yerlerinde Helva İmalatı yaparlardı. Osman Usta da Şarkikaraağaç ilçesindendir. Onunda cevizli taş helvası çok meşhurdu. Helvayı keserken, bıçağı helvaya dikine tutar üzerine de dirhem ile vurarak öyle kırar ve satardı. Osman Usta öldükten sonra damadı bu işe bir müddet devam ettirmişti. Hakkı Doğanay çok kibar ve naif bir insandı. Telli  enstrümanların her türünü çalar ve söylerdi.  Sesi de çok güzeldi. O’da Ankara’ya taşındı ve yaşamını halen orada sürdürüyor.

Kaybettiklerimizi rahmetle anıyor,  hayatta olanlara esenlikler diliyorum.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Yenişehirli Helvacılar

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.