Ben kitapçıları çok severim. Özellikle de bağımsız yani zincir olmayanlarını.
Eğer sürekli gittiğin bir kitapçı varsa ayrı keyif verir oraya gitmek.
Gider kitap alırsın ama sadece kitap değildir konu.
Zamanla tanıdığın, sohbet ettiğin, güler yüzle sıcak bir iletişim kurabildiğin eski bir dost gibi olur kitapçı.
Kitapçılar kıymetlidir. Kokusu vardır. Kendine has tarzı vardır. Her koşulda iyi hissettirir.
Çok severim ben kitapçılarda dolaşmayı. Kitaplara bakarak saatler geçirebilirim. Yeni yılın yeni ajandalarını karıştırmayı ayrı severim.
Geçenlerde almak istediğim bir kitap için yine bir kitapçıya gittim. Çok uzun zaman olmuş bir kitapçıda dolaşmayalı.
Son çıkanlara, yeni ajandalara, listeye girmiş kitaplara baktım.
Uzun zamandır almak istediğim bir kitap vardı. Sordum ellerinde varmış. Hemen getirdiler.
Fiyatı çok yüksek geldi. Malum yeni alışkanlığımız, hemen çıkarıp telefonu internetten alış fiyatlarına baktım. Neredeyse yarı yarıya fiyat.
Kendimi kazıklanıyormuş gibi hissettiğim için teşekkür ederek ayrıldım.
Sonra bu hikayeyi bir arkadaşıma anlatırken, bundan sonra sen de internetten al resmen yarı fiyatı dedim.
Yok dedi. Ben kitapçıdan alırım. Onların da yaşaması gerekiyor sonuçta.
Bir anda yüzümün yandığını hissettim. Utandım kendi düşüncemden. Haklıydı. Kitapçıların yaşaması gerekiyor.
Onların yaşamasının yolu bizim biraz fazla ödeme yapmamız evet. Ama kitapçıların olmadığı bir yerde yaşamak eksik kalır.
Üstelik orada fiyatların yüksek olması kitapçıların suçu da değil.
Artık mekan ve çalışan masraflarını ortadan kaldıracak internet alışverişi çok daha kazançlı hem satıcı hem alıcı için.
Ancak neredeyse her sektörün internette bir karşılığı var artık.
Peki her şeyi internetten halledersek sosyalleşme ihtiyacımız ne olacak?
Sanırım bilim insanları yakında bu konuyu yapay zekayla çözmek için çok çalışıyorlar. Yine de ne bileyim.
Bir insanla temasın yerini başka bir şey tutabilir mi? Sanmıyorum.