Bu hafta size uzun zamandır kendim için yaptığım en iyi şeyden bahsetmek istiyorum. Şu an Antalya’da bir yoga kampındayım. Bir süre teknolojiden, medeniyetten uzak tamamen doğal bir ortamda kendi ruhumu keşfetmek için burada kalacağım.
Biliyorum kulağa deli saçması geliyor. Bana da uzun bir süre öyle gelmişti. Ancak geçen zaman içinde yaşadıklarım ve karşıma çıkan her şey beni buraya gelmem konusunda ikna etti.
İlk gün gerçekten çok zordu. Tanımadığım insanlarla, saatlerce bedensel aktivite yaparak, üstelik nefes alınamayacak kadar sıcak bir ortamda bu kadar zaman geçirme fikri kabus gibiydi. Fevri bir insan olsam ilk dakikada geri dönmüş olabilirdim. İyi ki yapmamışım.
Burada bedensel çalışmaların yanında felsefe ve anatomi dersi de görüyoruz. Her şeyden önce bedensel hareket insan ruhuna gerçekten çok iyi geliyor.
Anatomi kısmı değil ama felsefe dersi ise hepimiz için çok önemli bilgiler içeriyor diye düşünüyorum. Bu nedenle burada bulunduğum süre boyunca öğrendiklerimi sizinle de paylaşmak istiyorum.
Yoga, her şeyden önce bir din değil. Yani büyük tartışmalara sebep olmuş olmasına rağmen her dine mensup insan yoga yapabilir. Hocamızın tanımıyla, ‘tasavvuf neyse yoga da aynı, yani yalnızca bir öğreti.’
Bundan 4000 yıl önce izine rastlanmış bir felsefe türü, yaşam biçimi, öğreti diyebiliriz. 4000 yıl önce bahsedilen her şey, bugün hayatımızın içinde ya da kutsal kitaplarda gördüklerimizden hiç farklı değil.
Böyle olduğunu görmek bana bir kez daha birçok din değil tek bir din olduğunu, bilinen tüm dinlerin ise sadece yorum farkı olduğunu hissettirdi.
Ayrıca hayatı tümüyle ele alan saygı, hoşgörü, farkındalık ve denge üzerine kurulmuş bir öğreti olması dolayısıyla söylediği hiçbir şey yabancı gelmiyor kulağa. Sanki hepsini biliyormuşsunuz da zihninizin derinliklerinde kalmış gibi.
İlk kayıtlarda bahsedildiği üzere yoga zihnin dalgalanmalarını kontrol altına alarak, andaki farkındalığı yakalamak ve doğayla bütün olarak yaşama sürecini ifade ediyor.
İnsan zihni sürekli geçmişte ya da gelecekte yaşadığı için anı kaçırıyor ve aslında hiçbir zaman tam olarak gerçeği yaşamıyor. Öyleyse belli kuralları takip edersek zihni kontrol altına alabiliriz ve bu sayede de anı yakalama şansını bulabiliriz.
Tabii ki bu yazıldığı kadar kolay olabilecek bir şey değil. Hayatın her alanını düzenlemekten geçiyor. Yeme alışkanlıklarından, düşünce şekline, davranış kalıplarından, fiziksel gelişime kadar hayatın her alanına el atıyor.
Ancak başlangıç olarak halk arasında da popüler olan karma felsefesini çok basitçe uygulamaya başlamak en azından gelecekte yaşama ihtimalimiz olan şeyleri belirlememizi ve bu sayede de geçmiş dosyalarımız için bir düzenleme yapabilmemizi sağlar diye düşünüyorum. Ne de olsa şuan birazdan geçmişimiz olacak.
Bir sonraki yazıya kadar karma felsefesi üzerine düşünme ve uygulama şansınız olursa bir sonraki yazım size de iyi gelebilir diye düşünüyorum. Sevgilerle…