İnsanlar bir duruma önce uyum gösterirler sonra alışkanlık edinirler.
Alain’e göre, “Alışkanlık bizim uysallığımız yüzünden güç kazanmıştır.”
Alışkanlık zinciri önce hissedilmeyecek kadar hafif, sonra kırılamayacak kadar güçlü olur. İnsan hayatının ikinci yarısı, ilk yarısında elde ettiği alışkanlıkların sürdürülmesinden ibarettir.
İnsan, alışkanlıklarının çocuğudur. Alışkanlık, asıl doğamızı bozan ikinci bir doğadır, demirden bir gömlektir. İnsanlar atacakları yeni bir adımdan, söyleyecekleri yeni sözlerden, kısacası alışkanlıklarını terk etmekten korkarlar.
Alışkanlık, anahtarı kaybolmuş bir kelepçedir. Hiç kimse alışkanlıklarına veda etme cesaretini gösteremez çünkü İnsanın tüm rahatlığı alışkanlıklarında gizlidir. Alışkanlıkları üstünden atmaya kalkmak insanın derisini söker. Alıştığımız hoş olmayan bir şeyi bile yitirmekten korkarız.
M. Twain, “Alışkanlık insanın ikinci huyudur.”der. Karakter, uzun süren alışkanlıklardan başka bir şey değildir. Önce biz alışkanlıkları oluştururuz sonra da alışkanlıklar bizi oluşturur çünkü alışkanlıklar zamanla ihtiyaca dönüşür.
Çok alışkanlık, çok bağımlılık demektir. Alışkanlıklar düşünme yeteneğimize zarar verir. Alışkanlıklar bizi sorgulamayan, anlamayan sadece tekrar eden bir varlık durumuna getirir. Alışkanlıklarımızı azaltmadan özgür olamayız. Alışkanlıklarımız yüzünden birçok farklılıkları ve güzellikleri göremeyiz.
Alışkanlıklar zaman içinde değerlere dönüşür. Sizi alışkanlıklarınızdan vazgeçirmeye çalışanlara kızarsınız, engelleyenleri düşman gibi görürsünüz.
Alışkanlıklarla örülü bir yaşam tarzına sırtımızı dönüp yepyeni bir yaşama adım atmadan mutlu olamayız. Çok zeki ve düzgün insanlar bile alışkanlıklarından kurtulamadıkları için başarısız olmuşlardır.
Alışkanlıklarımızı pencereden atamayız ama merdivenlerden birer basamak aşağı inmesini sağlayabiliriz. Alışkanlık halatına yeni bir lif eklememek gerekir.
Alışkanlıklara alışmayın. “Gölge Etme Başka İhsan İstemem” kitabından
***
Aklı Kısa Olanlara Uzun Yanıtlar Vermeyin
Sorgulamak kafanın karışması değil çalışmasıdır.
Düşünürün dediği gibi sorgulanmamış hayat yaşanmaya değmez. Kendi doğruları olmayanlar başkalarının yanlışlarını kabullenir.
Koşulları siz hazırlamazsanız başkalarının hazırladığı koşullardan şikâyet edemezsiniz.
Aklı kısa olanlara uzun yanıtlar vermeyin. Hatta hiç yanıt vermeyin çünkü yanıt vermemek de bir yanıttır.
Gerçeği kucaklamak sahte bir mutluluktan her zaman iyidir. Asla birilerinin seçeneği olmayın. Mutluluğunuz başkalarının yaptıklarına bağlıysa çok ciddi bir sorununuz var demektir.
Her şeyi bilene değil kendini bilene saygı duyun.
Kim ahlak ve namus nutukları atıyorsa bilin ki en namussuzu odur. “Kula Minnet Eylemem” kitabından