Düşünmek; karar verme ve sorgulama alışkanlığı kazandırır. Bu alışkanlık insanı birey yapar.
Düşünen insan, İşini iyi yapmanın yanında, bulunduğu ortamda sosyal faaliyetler içinde yer alıp bilgi birikimini ve deneyimlerini paylaşır. Bu paylaşım kişide olgunlaşmayı sağlar.
Düşünerek yaşamak zordur. İçinde bulunduğumuz şartların yaratıcıları düşünen insanı sevmez. Yaptıklarının açığa çıkması endişesi, onları rahatsız eder.
Düşünmeden yaşayanlar ise daha rahattır.
Çoğu, mevcut ortamla ve bu ortamda olup bitenlerle uyum içindedir. Bu nedenle de daha rahat bir yaşamları olur. Bir anlık mutluluk, bazen para, bazen de şöhret gözlerinin kamaşmasına yeter.
Şimdi yaşadığımız yerle ilgi düşündüklerimizde bile haklı olamıyoruz.
Her güzel şeyin yanında yer alınacağına dair umutlarımız çabuk tükeniyor. Güzel olanla birlikte olabilmeyi başaramadıkça yanlışa karşı ortak tepki de geliştiremiyoruz.
Düşünerek yaşadıklarını düşündüğümüz okumuşlarımız, yaşamın neresinde?
Bu insanlar günlük işleri yanında ya da dışında ne yapıyorlar?
Hangi sosyal faaliyetin gerçekleştiricisi ya da izleyicisidirler? Çevresinde, kimlerle neyi paylaşırlar?
Ne zaman sorumluluk alırlar ya da neden almazlar? Doğruları ve yanlışları yok mudur? Okurlar mı? Tartışırlar mı? Çevresinde olup bitenlerden etkilenirler mi? Vurdumduymaz olma hakları var mıdır? Mutlu mudurlar?
Öyleyse bunu nasıl başarabilmektedirler? Kendi meslek örgütlerinde bile toplantıya katılamıyor olmak canlarını acıtmaz mı?
İşten eve, evden işe bir yaşam tat veriyorsa bile nasıl yeterli bulanabilir?
Yenişehir’imizin öğretmenlerinden, avukatlarından, doktorlarından, eczacılarından, muhasebecilerinden söz ediyoruz.
Kaç tanesinin ne zaman, nerede, ne yaparken gördünüz? Kaç tanesinin doğrunun yanında, yanlışa karşı tavır koyduğuna tanık oldunuz?
Düşünerek yaşayan insanlarsınız. Öyle olmalısınız. Yoksa düşünerek yaşamanın güçlüğümü, içinde bulunduğunuz sessizliğin nedeni.
İsterseniz konuyu bir kez daha yeniden düşünelim ayrıntı