Manita
En fazla on beş yaşında bir ergen, aynı yaşta olduğunu sandığım başka bir ergene sesleniyor:
“Manita yaptın ya artık unutursun bizi!”
Manita, argoda “Sevgili” anlamında kullanılan bir söz. Erkek ergenlerin dilinde “Yedek parça” anlamına geliyormuş.
Bu “Manita” sözünü duyduğumda tüylerim diken diken oldu. İğrenç, aşağılayıcı, mide bulandırıcı, küfür gibi bir söz.
“Manita” sözcüğü İtalyanca bir sözcük. “Yedekte tutulan besleme kadın, hayat kadını, metres” anlamlarını karşılıyor.
Ergen bir kız, kendisini “Manita” diye çağıran ya da tanıtan bir erkeğe âşık oluyorsa aşağılanmayı hak ediyor demektir.
Manitacılar, aslında birbirlerini umursamayan, sevgiyi hafife alan, onların deyişiyle “öylesine takılan” tipler.
Bunların zaten yetersiz olan aklı manitaya takılmış. Bu sorumsuzlar ve kirleticiler proje yapacak değiller ya!
Bu sorun, “Alan memnun satan memnun deyip” geçiştirebileceğimiz bir şey değil. Türkçemizi kirletiyorlar, duygularımızı kirletiyorlar, insanı insan yapan özelliklerimizi kirletiyorlar.
***
Aşkım
“Aşkım sözcüğüne itirazım yok. Baş başayken söylenmesi, duyulması güzel ama her ortamda ve sürekli yinelendiğinde bayağılaşıyor. Her şeyin bir yeri ve zamanı var.
Bu sözcük, sevgililer arasında tenis topu gibi gidip geliyor. Telsiz konuşmalarında yinelenen
“Tamam” sözcüğüne dönüştü.
Bu sözcük, yıpranmış ilişkileri ısıtmak için mikrodalga görevini yapmaya başladı. Zorlama ve içten değil.
Yurdum insanı bu konuda da yaratıcı değil. Kendine özgü bir sevgi sözcüğü bulamıyor.
Başkalarının bulduklarını ağzına sakız ediyor.
Anne, çocuğuna duygusuz ve şımarık bir sesle: “Aşkım” diye bağırıyor. Bu sözü, bebek taklidi yapar gibi söylüyor.
En güzel hitap şekli insanlara adıyla hitap etmektir.