21. yüzyıl, geride bıraktığımız yüzyıllardan çok farklı. Bu yüzyıla elektronik devrim yüzyılı demek herhalde yanlış olmaz. Hemen her yıl insanı şaşkına çeviren gelişmelere tanık oluyoruz.
Gelişmeler sadece bilim ve teknoloji alanında kalmıyor; bu gelişmelerden bireyler, aileler ve toplum da etkileniyor. İnternet ve sosyal medya bu değişime öncülük ediyor. Bilgi kaynaklarına ulaşmak hemen herkes için çok kolaylaştı.
Değişimi en çok gençlerde görüyoruz. Gençlerin konumu değişti. Önceden gençler yaşlılardan öğrenirdi, şimdi yaşlılar gençlerden öğreniyor. Elektronik sanayisinin geliştiği ülkelerde kırk yaşından büyüklere iş verilmiyor. Usta- çırak ilişkisi altüst oldu.
21. yüzyıl gençleri tepeden inmeci ideolojilere, dincilerin abuk sabuk fetvalarına kulak asmıyorlar. Siyasete değil evrensel değerlere öncelik veriyorlar, dünya insanı olmak istiyorlar.
Kışkırtmalara ve provokasyonlara karşı dikkatli davranıyorlar. Kahraman olmak istemiyorlar. Çıkar peşinde değiller. Hiyerarşik örgütlerde değil yatay yapılanmalarda yer alıyorlar. Silah yerine mizah kullanıyorlar. Marş değil şarkı söylüyorlar. Savaşlara rağmen barış istiyorlar.
Üniversiteyi bitiren gençlerimizin neredeyse yarısı işsiz. Kendilerine gösterilen iş seçenekleri aldıkları eğitime, yeteneklerine ve ideallerine ters. Onlar sıradanlaşmış, kalıplaşmış mesleklerde çalışmak istemiyorlar. Sürekli değişen, esnek düşünme biçimlerine ortam hazırlayan yaratıcılığın ön plana çıktığı işlerde çalışmak istiyorlar ama ne yazık ki hüsrana uğruyorlar.
Siyasal iktidar gençlerden korkuyor. Gezi direnişi iktidarın zayıf noktasını, korkusunu, paniğini ve paranoyasını ortaya çıkardı. Gezi, hiyerarşiyi reddeden bir tür vicdan hareketiydi. Gençler gezi direnişiyle doğaya ve diğer canlılara ne kadar duyarlı olduklarını gösterdiler.
Gezi direnişi küreselleşti çünkü bu direniş ideolojilerden, siyasal partilerden, karizmatik liderlerden bağımsız bir direnişti. Onların siyasi partileri, medya organları, gazeteleri ve paraları yoktu ama despotların zulmünden korkmadılar. Yarını bugünden başlattılar.
Gezi direnişi ideolojik değildi, sınıfsal reçetesi yoktu. Kahramanlıklara kurban vermedi. Marşlarla değil şarkılarla, sertlikle değil mizahla, silahla değil sözle hareket ettiler. Halka tepeden bakmadılar; her kesimden destek buldular. Su aktı ve yolunu buldu. Totaliter rejim ürktü ve temellerinden sarsıldı.
Gençler savaş istemiyorlar. Rusya, Ukrayna ile savaşacak asker bulmakta sıkıntı yaşıyor. Kuzey Kore’den paralı asker ithal ediyor. Diğer devletler de aynı sıkıntı içinde. Pek çoğu insansız silahlara ve siber savaşlara yatırım yapıyor; çünkü o ülkelerde yaşayan gençlerin pek çoğu “Vicdani ret” hakkını kullanıyor.
Gençler özgürleşmek ve dünyaya kendi pencerelerinden bakmak istiyorlar. “Biz biliriz” tavırlarından ve yönlendirilmekten hoşlanmıyorlar. İktidarın dayatmalarına, tehditlerine, şiddet içeren uygulamalarına, adaletsizliklere, eşitsizliklere boyun eğmiyorlar. Demokratik haklarını kullanıyorlar. Provokasyonlar ve kumpaslar karşısında dik durabiliyorlar.
21. Yüzyıl Gençliği
Paylaş