Yaz geldi, okullar kapandı, havalar ısındı, diziler sezon finali yaptı, lig bitti(gerçi
dünya şampiyonası var ama olsun) yapılacaklar listesi tamamlandıysa artık başlasın tatil dedim ve birkaç günlüğüne güzide bir tatil merkezine gittim.
Başlangıçta terlik, havlu ve mayo eşliğinde kafa dinlemeli ve dinlenmeli bir tatil hedefim varken birdenbire olayların seyri değişti ve yine başladım hayatı sorgulamaya..
Şimdi size sebeplerini anlatmalıyım ki ruh hastası olduğumu düşünmeyin J
Çok değişik insan manzaralarıyla karşılaşınca benim tatilim dinlenmekten çok gözlem yapmakla geçti açıkçası.
Öncelikle bu güzide tatil beldemize yerleşmiş bazı ünlü! İnsanlardan, onların etrafında dikkatlerini çekmeye çalışan kızlardan, madem tatile geldik bir yaz aşkı bari bulalım niyetindeki tatilcilerden bahsetmeliyim…
Daha ilk geceden ünlü bir futbolcunun düğün kutlamasının ortasına düşünce o kadar çok film izledim ki gözümün önünde çevrilen, birçok magazin gazetecisi yerimde olmayı tercih ederdi sanırım. Benim içinse çok ilginç bir deneyimdi.
Devam eden günlerde de bu insanların plaj hallerine tanıklık ettim. Gecesi farklı gündüzü farklı insanlar gördüm ki gerçekten karanlık kapatıyormuş birçok çirkinliği inandım.
Makyajı ve saçı bozulmasın diye o sıcakta denize girmeyen kızlar gördüm mesela. Kızların ilgisinin farkında ama umurunda değilmiş gibi yapan erkekler. O erkeklerin umursamadığı kızlarla iki kelime konuşmaya çalışan başka erkekler.
Çok enteresan bir düzen var. Burak Kut bir zamanlar ‘komple’ isimli bir şarkı yapmıştı. Ben bütün tatil boyunca beynimde çalan bu şarkının ne demek istediğini yeni anladım sanırım.
Deniz kenarına yürüdüm uzanmış güneşlenen kızların yanından, kurumak için iskeleye oturdum. Tam huzur buldum derken arkamdan gelen yirmi tane adam gürültüyle suya atladı. Islanmış olmama sinirlenip kabalıklarıyla ilgili söylenirken arkamı döndüğümde biraz önce uzanmış bıraktığım tüm kızların oturuş pozisyonunda denize baktığını gördüm. Kimisi saçını düzeltiyordu, kimisi krem sürmeye başlamıştı. Ama istisnasız hepsinin gözü denize giren adamlardaydı. Tam o anda aydınlandım. Sanırım tatilimin en unutulmaz anıydı.
Her zaman insanların aslında eşit olduğunu savunurken öyle olmadığını görmek büyük hüsran. Maalesef para yönetiyor her şeyi. Parası olduğu için etrafında onlarca kız dolaşan adamlar vardı orada. Ne iş yaptığı belli olmayan yada o işi yapmak için yıllarca okullarda kendini paralamak zorunda kalmayan, iki kelimeyi bir araya getiremeyecek kadar alkol almış, yolda yanınızdan geçse dikkatinizi çekecek hiçbir özelliğe sahip olmayan adamlara karşı maaş usulü çalışıp yıllık iznini kullanmaya gelmiş, eli yüzü düzgün gençler. Aynı survivordaki ünlüler-gönüllüler gibi..
Ve tabii ki kazanan ünlüler..
3. günün sonunda işleyen düzeni çözmenin buruk rahatlığı üzerimde, kulağımda kulaklıkla tatilimin geri kalanını geçirmeye başladığımda bu yazıyı yazmaya karar verdim. Her şey o kadar kolay ve ucuz yoldan hallediliyor ki bu düzen içinde hiçbir şey için çaba sarf etmeye gerek yok. İşin kötü kısmı herkes rolünü seçmiş suflesini almış oynuyor. Kimse şikayetçi değil. Düzen yürüyor. İnsanlar birbirini kullanıyor. Olan sadece gerçek duygulara oluyor. Kimse artık kendinden ve çıkarından başka bir şey düşünmüyor. Gününü güzel geçirip, iyi yemek yiyip, eğlencenin peşinden gidiyor. Hangisine anlatabilirsiniz ki herkesin kendine özel olduğunu, böyle yaşamanın kendine uzaklaşmaktan başka bir şey olmadığını, insanın önce kendi değerini bilmesi gerektiğini..
Anlatamazsınız..
Biraz farkındaysanız yaşamın kıymetinin, gözünüzün önünde yaşanan illüzyonu izler, kulaklığınızı takar, güneşin keyfini çıkarırsınız. En azından ben öyle yaptım. Hepinize iyi tatiller…
Yorumlar kapalı.