Yine bir 8 Ekim haftası.
Ve yine yazmak istediğim halde yazamadığım,
Nereden başlayacağımı,
Ne yazacağımı bilemediğim bir konu.
Söylenecek çok söz var.
İçinde bulunduğum açmazın nedeni de bu zaten.
*
Tam 37 yıl önce 8 Ekim gecesi öldürülen,
7 TİP’li genç insandan söz etmeye çalışıyorum.
Olayın yaşandığı yer nedeniyle ‘ Bahçeli Evler Katliamı’ olarak adlandırılan saldırıyı,
Anlamak ve anlatmak kolay değil.
Bu durum en azından benim için böyle.
Üniversite öğrencisi 7 genç insan.
Üçü Yenişehirli.
Kendilerini, ailelerini ve kısa yaşamlarının her aşamasını bildiğim üç arkadaş.
*
Onlar okuyacaklardı.
Evlenecek ve aile kuracaklardı.
Onlar, gördükleri her örnekten farklı olacaklardı.
Önce kendi işlerini iyi yapacaklar ve alacakları ücreti hak edeceklerdi.
Çalışmayı severlerdi.
Çalışmadan yaşamak, asalak olmak, onlara göre değildi.
Ailelerinin kendileri için yaptıkları fedakârlıkları biliyor,
Ve oluşturmayı düşündükleri yaşamlarında, onlara özel bir yer ayırıyorlardı.
Yaşama şansı bulabilselerdi
Hayatın güzelliklerini, birlikte tanıyacak ve yaşayacaklardı.
*
Onların evlilikleri de farklı olacaktı.
Gördükleri örneklere benzemeyecekler,
Eşlerini çok sevecek ve yaşamın her halini paylaşacaklardı.
Temeli sevgi olan bir aile kuracaklardı.
Çocuklarıyla ilişkilerini bile konuştuklarını bilirim.
Onlar için de planları vardı.
*
Yaşama dair planları içinde ölüm yoktu ama öldüler, öldürüldüler.
Kana susamış katilleri ve kullandıkları yöntemi hatırladığımda,
İnsan olmanın o kadar da önemli bir erdem olmadığını düşündüm.
Olayı hep unutmak istedim.
Unutamadığım anlarda yaşanılır gelmedi hayat bana.
Zaten hiç unutamadım.
*
Belki de ilk kez o zaman nefret ettim bu insan denen canavardan.
O zamana kadar kafamda oluşan insan kavramı,
Anlam kaymasına uğradı,
Ve sonrasında da hiç anlamlı bulmadım.
Onların yaşadıkları zulmü hatırlatacak her şeyden, her ortamdan kaçtım.
Kendileri kadar çok sevdiğim ailelerini gördüğümde,
Kendimi çaresiz hissettim.
‘Yapılacak bir şey yok’ düşüncesi her defasında kahretti beni.
Katliamı yapanlar insan görünümlüydü ama yaptıkları insani değildi.
*
Evet, yine geldi 8 Ekim.
Ülke genelinde yaşanan acının, yanan ateşin ilçemize düştüğü gün.
“Ateş düştüğü yeri yakar” gerçeği ile yüzleştiğim gün.
8 Ekim 1978,
Efraim Ezgin, Latif Can, Osman Nuri Uzunlar ve dört arkadaşının,
Gözü dönmüş katillerce öldürüldüğü gün.
8 Ekim, insanı cani, hayatı yaşanmaz görmeye başladığım tarihin yıldönümü.
8 Ekim, insanın insana yapabileceklerinin,
Bir sınırının olmadığını anladığım gün.
8 Ekim. 37 yıldır dinmeyen acımın tazelendiği gün.
8 Ekim, çok sevdiğim üç arkadaşımı kaybettiğim gün.
*
Sevgili arkadaşlarım, sizleri saygıyla anıyor, sevgiyle kucaklıyorum.
Hiçbirinizi unutmadım, unutmayacağım.