Yenişehir, Doktor Ahmet Esin’i (Doktor Amca) 16 Mayıs 1981 Cumartesi günü yitirmişti. Aradan nerdeyse 30 yıla yakın uzunca bir süre geçmesine rağmen bu hayırsever insan hâlâ rahmetle anılmaktadır.
Ölümünden sonra Belediye Meclisi uzun yıllar oturduğu Akdümbek Sokağı’nın adını da Doktor Ahmet Esin Sokağı olarak değiştirmiştir.
İlçemiz böylesi erdemli insanların değerini hep bilmiş, onları bağrına basarak kendinden biri olarak kabul etmiştir.
1911 yılında Petriç’te (Makedonya)dünyaya gelen Ahmet Esin, üç kardeşin en küçüğü idi. 1912’de Türkiye’ye göç eden ailesi, Tokat’ın Zile ilçesine yerleşip çiftçilikle uğraşmaya başlamıştır.
Ahmet Esin, ilk ve orta tahsilini Zile’de, liseyi Ankara’da okumuş, 1939 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden doktor olarak mezun olmuştur. Aynı yıl, Asteğmen rütbesi ile ilçemiz Askeri Nakliye Katarı’nın (Nakliye Birliği)Sıhhi Ayniyat Muhasibi (Sağlık Levazım Saymanı)olarak vatani görevini tamamlamıştır.
Askerlik sonrası ilçemizde özel muayenehane açarak (1941-1981) 40 yıl doktor olarak hizmet vermiştir. Bu güzide insanın yapmış olduğu yardım ve iyilikleri ne anlatmakla, ne de yazmakla bitirebiliriz.
Mesleki alanda “Sedef” hastalığı üzerindeki uzun yıllar süren çalışmaları olduğu bilinmektedir.
Çok renkli bir kişiliği olan Doktor Amcamız, 1946 yılında Demokrat Parti’nin kurucu üyesi, 1950 yılında da tek başına iktidara gelen bu partinin, o dönemde ilçe başkanlığını yapmıştır. 1960 ihtilalından sonra kurulan Adalet Partisi’nde de onu Bursa İl Başkanı olarak görüyoruz. (1963-1964)
Ailemizin vazgeçilmez bir doktoru olan Ahmet Amca’yı çocukluğumdan beri hep sevmiş, ona saygıda kusur etmemeye özen göstermişimdir. İl Başkanlığı dönemlerinde ben Şarkulüp’de garsondum. Onun sevecen, şakacı, paraya önem vermeyen kişiliğine herkes gibi tanık oldum.
Bankadaki yıllarımda, gece nöbeti olan can dostum rahmetli Eczacı Ragıp Ersoy’la gecenin ilerleyen saatlerinde beraberce Doktor Amca’nın misafiri olurduk. O sıcak sohbet sürerken gelen hastalara gösterdiği candan ilgi, maddi ve manevi her şeye değerdi.
Mesleği dışında ziraatla da uğraştı. Bomboş bulunan, ekilemeyen arazileri değerlendirerek bu arazilere yıllarca çeltik ekti.
Hiç evlenmedi. Kendini canı gibi sevdiği ülkesinin insanlarına adamıştı. Doğayı ve hayvanları da çok severdi. Evinde oldukça fazla sayıda kedi beslerdi.
Yeğeni İlhan Esin halen İstanbul’da olup ticaretle uğraşmaktadır. Diğer yeğeni İhsan Yılmaztürk onun öldüğü yıllarda Balıkesir İl Emniyet Müdürü idi.
70 yaşında vefat eden Dr. Ahmet Esin’e bütün Yenişehir halkı ağladı. O günden bu yana öyle bir kalabalık cenaze cemaati görülmedi.
Hepimizin üzerinde hakkı olduğuna inandığım bu değerli insanı rahmetle anıyorum. Ruhu şad olsun.
ŞARKLÜP (Şehir Kulübü)
Ya diğer yönetici arkadaşları kimdi derseniz onları da sayalım: Emin Dönmez, Celadet Soydan, İbrahim Akman ve Hilmi Aşçıoğlu.
2002 yılı sonlarında yaptığım söyleşide Şarkulüp eski başkanlarından merhum Burhan Demirci şunları söylüyordu:
“1938 yılında o dönemin Belediye Başkanı Mehmet Gökgöz tarafından şimdiki Akbank’ın olduğu yerde kurulan ŞARKLÜP, ilçemizin en nezih mekânlarından biriydi. Temizliği, disiplinli yönetimi ve sadece kayıtlı üyesi değil, doğal üyeleri sayılan üst düzey bürokratların da gidebildiği yerdi. Zevkle döşenmiş, içinde bulunana büyük bir keyif veren ciddi bir cemiyetti.”
Önceleri Kahveci Kel Talip’in çalıştırdığı, Koca Kulak Ahmet ve oğlu Emin Büyükyanbollu’nun uzun yıllar ve sonrasında Sarı Muhittin’in, büyük bir titizlik ve özenli servisi ile hizmet verdiği bu yer, 1972 yılından sonra isim değişikliği ile Şehir Kulübü adını aldı. Ad değişikliğinin yanı sıra sık sık yer değişikliğine de uğrayan şarklüp sırasıyla İstiklal Caddesi’nde Nalburlar fırınının üstü, kütüphanenin olduğu yer, Tavuklar Pazarı Şemaki Camii’nin yanındaki Hasan Tahsinler’in bina, Yesaş Ekmek Fabrikası’nın üstü ve son olarak da Yeni Hal içindeki Yenişehirspor’un olduğu yerde faaliyet gösterdi. İlk kurucusu Belediye Başkanı Mehmet Gököz, en son başkanı da yine Belediye Başkanı Mehmet Kaya oldu.
Şu an gayri faal olan kulübün yokluğunu her geçen gün özlemle hissediyorum. Çünkü bu mekân şehrimizin yöneticileri ile eşrafını aynı çatı altında buluşturan, birlikteliğimizi sağlayan, ilgilenmemize, bilgilenmemize eden olan yerdi. İlçemize atanan bir amire“hoş geldiniz”, başka bir yere atanana da “veda” yemekleri düzenlemek adeta bir gelenekti. Bu etkinlikleri eksiksiz yerine getiren Şarklüp yani Şehir Kulübü yöneticileri olurdu. Şimdi ise her şeyden bihaber olduk. Bu yöndeki sosyal aktivite de Şarkulüp’le beraber tarihe karıştı.
Burada; 1961-1963 lise yıllarımın sömestr tatillerinde garsonluk yapmak bana da nasip olmuştu. Hem okul harçlığımı çıkarmış, hem de bu yaşam okulunda büyüklerimden çok şey öğrenmiştim. Bu çalışmışlığımın kişiliğimin olumlu gelişmesine büyük katkıları oldu.
Bu eğitim merkezinin iki kapısı vardı. Üyeler hangi kapıdan gireceğini, kimin yanına oturacağını, nasıl davranılacağını, yüksek sesle asla konuşulmayacağını bilirdi.
Yalnızca bu sistemi; herkesin sevip saydığı, fakir babası Doktor Ahmet Esin ile Tabakhane Mahallesi Muhtarı Kara Ali(Palamut)bozar, bütün üyeler de bu ikiliye eşlik ederler ve onları izlerlerdi.
Bu mekânda çok lüks oturma grupları, çuha örtülü masalar, büyük keyifle düzenlenmiş, adeta antik bir mağazayı andıran bir çay ocağı bulunurdu. Hele hele kömür ocağında pişirilen has kahvenin tadı ile buharın sıcaklığında porselen demlikle demlenen tavşankanı mis kokulu çayın tadı burayla bütünleşirdi.
Uzun masaya herkes oturamaz, oraya oturacak kişiler kendini bilirdi. Servis, özel tekli, çift nikelajlı tepsilerle titizce yapılırdı. Kılık ve kıyafetimize son derece dikkat eder, duvarda asılı taş aynalardan gözümüzü eksik etmezdik.
Tertemiz örtülü olan o masalardaki özel sarı dökümden yaptırılmış, üzerinde “ŞARKLÜP-1938” yazılı kül tabakları kulübün demirbaşlarından en önemlileri idi.
Meşrubatlardan Uludağ Gazozu ile Çitli Maden Suyu bir tek burada bulunurdu. Camlardaki yarım perdeler haftada bir, kalın uzun perdeler ise ayda bir mutlaka yıkanıp ütülenirdi. Her gün her şey titizlikle temizlenir, hiçbir yerde toza rastlanmazdı.
Yazımızda adı geçenleri ve fotoğrafımızda bulunanların çoğunu kaybettik ama onlar bu kentin unutulmazları arasında yer almayı başardılar. Onlar bu satırlarla bir kez daha yaşayacaklar, yaşamını sürdürenler ise bu vesile ile anılarını tazeleyecekler.