Cahil toplumlarda insanlar kendileri gibi olmayanları eleştirir, aşağılar kimi zaman da yok sayar. O kişinin kimseye zararı olmamasına kayseri escort rağmen bazen de ona fiziksel zarar vermeye çalışır. Öfkenin nedeni belirsizdir, çünkü reel olarak şiddete maruz kalan kişinin topluma bir zararı yoktur.
Bu maalesef bizim toplumumuzda çoğunlukla rastladığımız bir durum. Eşcinsellere, ateistlere veya sıra dışı giyim tarzı olan kişilere uygulanan mahalle baskısı serserilere, sapıklara, hırsızlara karşı uygulanmıyor çoğu zaman. Dün de buna benzer bir olaya şahit oldum.
İstanbul'da Üsküdar- Kadıköy arası ring sefer yapan 12 hat numaralı İETT otobüsüne Paşakapısı durağından bindim. Otobüsün orta kapısında giyimiyle insanda gay olduğu izlenimi uyandıran bir genç gayet estetik figürlerle dans ediyordu. Cep telefonundaki müziği dışarı vermiş, vals ile tango karışımı bir dansı otobüsün içinde icra ediyordu. Elbette otobüsteki herkesin bakışları bu gencin üzerindeydi. Hatta bir teyze "engelli mi?" acaba diye sormadan da edemedi. Ben ise fevkalade tedirgin oldum. Tedirginliğimin sebebi birazdan biri çıkacak bu gence saldıracak, küfür edecek, dövecek korkusuydu. Çünkü insanların bakışında danstan ve müzikten rahatsızlıktan çok gencin feminen dans figürlerine karşı olan rahatsızlık hissediliyordu. Eğer biri çıkıp "arkadaşım ne yapıyorsun, otobüs burası, müzikten rahatsız oluyoruz ya da dans ettiğin için arka taraflara ilerleyemiyoruz" dese başım gözüm üstüne anlayabileceğim bir durum olabilirdi. Ama ben nedense içimde öyle bir önyargı ile büyümüşüm ki bu topraklarda, özellikle yaşlı amcalardan başka tepkiler bekledim.
Çok şükür ki, korktuğum gerçekleşmedi ve otobüsten indik. Kadıköy Rıhtım otobüs durağında ilerlerken iki otobüs durağını birbirinden ayıran ışıklara geldiğimiz esnada beş altı tane kımıl zararlısı tipli genç bu dans eden gencin görünümüyle ve yürüyüşüyle ilgili laf atmaya başladılar. O genç gay olabilir ya da olmayabilir. Bunun bir önemi yoktu onlar için. Onlar öyle düşündükleri ve bunu tasvip etmedikleri için laf attılar o gence. Kalabalıktılar, gencin güçsüz olduğunu düşündüler. Dolayısıyla korkusuzca laf atabildiler. Aslında laf atılması gereken kişi kendileri. Çünkü yola tüküren, insanları bakışlarıyla rahatsız eden, yüksek sesle konuşan kendileri… Ama bizim toplumumuz bu tip davranışları içselleştirmiş, farklı olanı her zaman yadırgamış olduğu için o gençler alkışlanırken, diğer genç eleştirilebiliyor.
Ben de ister istemez şunu sorma gereği duyuyorum. İnsanımız neden bu kadar kötü? Neden kimseye zararı olmayan insanları eleştirip, aramızda istemiyoruz. Neden herkes kendi yaşamına odaklanmıyor. İlla bir ahlak polisliği, diğerini kontrol düşüncesi içinde?
Bu soruların elbette sosyolojik ve teolojik cevapları var. Bunları sizlerde benim kadar iyi biliyorsunuzdur. Ama ben son olarak şunu söylemek istiyorum. Biz bu sorunları toplumsal olarak çözemediğimiz sürece bu durumları aşmış olan Avrupa toplumuna uyum sağlayamaz entegre olamayız.
Bu kadar açık ve net!