Çok konuşulan, çok tartışılan konulara dikkat ettim. Aralarında ortak bir nokta var.
Genellikle çok konuştuğumuz konuları, daha az biliyoruz.
Futboldan siyasete kadar hemen her konuda çok konuşuyoruz.
Bizi duyanlar konunun uzmanı olduğumuzu bile düşünebilirler.
Gerçek ise böyle değil. En azından ben böyle düşünüyorum.
Atatürk ve Cumhuriyet konusu da bunlardan.
*
Bu ülkede Atatürk’ü anlamanın ve anlatmanın önüne hiçbir zaman bir engel konmadı, konamadı.
12 Eylül gibi bazı özel dönemlerde bile “ özde” olmasa da Atatürk’ün anlatılması istendi.
Cumhuriyet okullarında en önemli konular arasında oldu.
Yani gereken önem verilmeye çalışıldı.
En azından görünür olan buydu.
Öyleyse bizim insanımız Atatürk’ü neden gerçek kimliği ile tanıyamadı.
Nerede hata yapıldı?
Bu sorunun benim kafamda bir cevabı var ve paylaşmak istiyorum.
*
Bana göre Atatürk, hemen hiçbir dönemde O’nu bilenler tarafından anlatılmadı.
Atatürk’ü tanıdığını düşünenler yanılıyordu.
Onlar Atatürk’ü en büyük asker, en büyük devlet adamı, en büyük öğretmen, en büyük lider gibi klişe cümlelerle öğrenmişlerdi ve sonrasında da bu kalıpların dışına çıkmayı başaramadılar.
Kısaca Atatürk’ü anlamadan anlatmak zorunda kaldılar.
Tıpkı yıllarca İngilizce dersi aldığı halde, Nasılsın? Diyemeyen öğrenciler gibi
Atatürk seven ama O’nu tanımayan öğrenciler yetişti.
Her türlü ideolojinin bütün ayrıntılarını kavrayabilenler bile Atatürk’ü anlamadı.
Sevmemiz gerektiğini öğrendik, büyük insan olduğunu öğrendik ama nedenleri konusunda eğitilmedik.
Atatürk’ü anlamamak, Atatürkçülüğün farklı ideolojiler karşısında seçenek olarak geliştirilmesine engel oldu.
14 yıllık AKP iktidarları, süresince yaşanan sıkıntıların temelinde belki de bu gerçek var.
Atatürk’ü, ezberlediğimiz birkaç özdeyişi ile anmayı, rozetini takmayı ya da resmini asmayı yeterli gördük.
Sonuç olarak üzerinde konuştuğumuz birçok konuda olduğu gibi Atatürk konusunda da düşüncelerimizin bilgi kaynağı oluşmadı.
*
Ne yapılabilirdik?
İlk olarak, 19 Mayıs 1919 ile Cumhuriyet’in ilanına kadar olan 4 yıllık dönem her türlü kaynaktan bütün yönleriyle araştırabilirdik.
Hiçbir şey bilmediğimizi varsayarak yapacağımız bu araştırma, Cumhuriyet sonrası yapılanları daha kolay anlamamızı sağlayacaktı.
Bu dönemde olup bitenleri anlasaydık, Atatürk’ü doğru anlamamız mümkün olacak,
İşte o zaman Atatürk hakkında oluşturulmaya çalışılan karşı harekete, doğru tavır koyma imkanı bulacaktık.
*
Cumhuriyetimiz 93 yaşında.
Ve bizler, bedel ödeyenlere verdiğimiz sözü tutmak zorundayız.
Koruyup kollayacağımızı ve sonsuza kadar yaşatacağımızı yeniden haykırmak,
Bilerek, inanarak ve her zamankinden daha yüksek bir sesle itiraz etmek,
Tehditlere karşı durmak zorundayız.
Atatürk ve Cumhuriyet vazgeçilmezimizdir.