Arap Hamza’nın Cumhuriyet Caddesindeki Cumhuriyet Lokantası ise farklı bir mekândı. İçkili olan bu lokantanın sahibi gerçekten esnaftı. Hoş sohbet bir insandı. Tebessümü yüzünden hiç eksik olmazdı. Sonrasında bu mekânı kalfası İrfan Öztürk’e teslim etmişti.
İrfan Öztürk mesleğini uzun yıllar bu mekânda sürdürmüştü. Sonra Yenişehir Devlet Hastanesinin mutfağında çalışarak oradan emekli oldu. Emekli olduktan sonra da bazı kurum ve kuruluşlarının mutfağında yemekler yaptı. Halen mesleğini sürdüren ve en yaşlı aşçı ustası olan, İrfan Öztürk’tür.
Şu an Cumhuriyet Lokantasının olduğu yerde Cumhuriyet Bakkaliyesi vardır. Bu işyerini de Yemişçi Hüsnü’nün torunu olan Ali Fuat Tuğral oğlu ile birlikte çalıştırmaktadır.
Yıl, 1954 Sadık Efe'nin Kelem Pazarındaki lokanta da oğlu Burhan Efe arkadaşlarıyla birlikteler. Sol baştaki Bursa'dan misafir, yüzü görülmeyen Halil Camcı, Kasap Hüseyin Can, Akücü Arap Hüseyin Turhanlı, Sağırların Hakkı Mardin, Saraç Ali Şemaki, Kalaycı Turan Dıngıl, Cansızların Selahattin Canlı ve Burhan Efe
Kelem Pazarının doğu tarafında Aşçı Sadık Efe’nin iş yeri vardı. Oğlu Burhan Ağabeye Yalelli derlerdi. Çünkü Burhan Ağabeyin Yale marka bisikleti vardı. Her yere o bisikletiyle giderdi. O nedenle bu lakabı arkadaşları ona takmıştı. Baba oğul samimi insanlardı.
Burhan Ağabey’in dedesine Efe Dayı derlerdi. Atatürk Heykelinin doğusundaki yeşil alanda hâlâ mevcut olan Group Marka Top Arabası, o yıllarda Babasultan Tepesinde bulunurdu. Bu topu ramazanda olsun önemli günlerde olsun ateşleyip patlatmak Efe Dayının göreviydi.
Bu dükkânda yaz tatili boyunca bir dönem çalışmıştım. Sabahın erken saatlerinde kalkar dükkâna giderdim. Üç öğün yemeğimi de burada yerdim. Mutfakta Sadık Usta çalışır bütün yemekleri o yapardı. İlk önce çorba yapılırdı. Çünkü sabah namazından çıkan cami cemaatine bu çorba yetiştirilirdi.
Cemal Çınar (Cemal Aga) Aşçı olan usta, kalfa ve hatta çırakların bile üstü başı çok güzel kokardı. Lokantada çalışmamın nedeni de bu koku olmuştu.
Müşteri ilişkileri ise ayrı bir keyifti. İçeri giren her müşteriye buyurun demek çok hoşuma giderdi.
Hele ocaktaki yemeklere bakarak onları sırasıyla müşteriye söylemeye de bayılırdım. Yemek çeşitlerimiz; haşlama et, salçalı köfte, tas kebap, ciğer sarma, karnıyarık, patlıcan musakka, kıymalı yumurta, biber dolma, kuru fasulye, nohut ve pilav vardı. Tatlılardan dizi tatlısı, kadayıf ve sütlaç tercih edilirdi. Çoban salata ve cacık mevsimine göre yapılırdı.
Yemek sonrası hesabı alan Burhan Ağabey, müşterinin ağzından çıkan yemek isimlerini dikkatle dinlerken, sonunda yediği ekmeği de ilave edip kalem kullanmadan müşteriye ödeyeceği miktarı şak diye söylerdi. Bende hayret ederdim.
Koca gün ayakta kalan Sadık Usta akşam olmadan eve gider sabahleyin de erkenden gelirdi. Geceleri ise dükkâna çoğu kez Burhan Ağabeyin arkadaşları gelip gecenin ilerleyen saatlerine kadar içki muhabbeti yaparlardı.
Burhan Ağabey de Hal içindeki 17 No.lu işyerine taşınarak mesleğini burada sürdürdü. Mehmet Beyanoğlu (Tito) Burhan Ağabeyin yanında yetişti. Ben de Salı günleri oraya yardıma giderdim.
Mehmet Beyanoğlu da bu işyerini ustasından devir alınca o da uzun yıllar burada çalıştı. Sonra o da işyerini Cumhuriyet Caddesine Mutaf Kamil'in mekânına taşıdı, burada iken emekli oldu