Ben bu yazıyı yazıyorken;
Dolar 3,89 TL, Euro 4,51 TL idi.
Ama hala halkın yarısı “Dolarımız yok, Euro’muz yok; bize ne” düşüncesindeydi. Ama halkımız, ülkesine her şeyin ithal geldiğini, yediği ekmeğin buğdayından samana kadar artık her şeyin Dolar ve Euro üzerinden alındığını unutuyordu.
Bakan açıkladı, elektrik, doğalgaz, petrol hepsi Dolar ve Euro hesabına bağlı olduğundan olsa gerek, “zamlar hep otomatik” dedi, bu da halk tarafından “birileri otomatiğe bağlamış adamların suçu ne diye” bakıldı, es geçildi.
Akabinde Enflasyon %11,9 olarak açıklandı.
Ama ne bunun ne anlama geldiği biliniyordu ne de böyle bir oranın çıktığı biliniyordu..
Üstelik hükümet yetkilileri çıkmış, enflasyonu inkar edemiyor ama “ekonomik sıkıntıların buna sebep olduğunu” söylüyordu.
Hükümet ekonomik sıkıntıların kimden kaynaklandığını ise hiç söylemiyordu, halkımız da sormuyordu.
Hesap yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkar hesabına geldi.
Ben bu yazıyı yazıyorken;
Koskoca tarım ülkesi Türkiye’de tarım bitti. Hiçbir şey üretilmiyor, üretilen yetmiyor, her şey ithal alınıyor, hiçbir ürün para etmiyordu. Çiftçi harap halde kazanamıyor, tüketici sağlıklı ve ucuz gıdaya ulaşamıyordu.
Ben bu yazıyı yazıyorken;
Nutella Türkiye’deki fındık fiyatlarındaki “aşırı değişkenlik” ve “rekolte”nin (ürün çokluğu ve kalitesi) düşüklüğünden dolayı artık fındığı alacak başka ülkeler aramaya başladığını söyledi. Fındık üreticisinin belini kıran hükümetin elinden kurtulmak için, tek el olmuş Nutella’ya sığınan (!) çiftçi artık fındığı satacak yer de bulamayacak.
Yüzlerce yıldır hayvancılığın yapıldığı bu topraklarda, hayvancılık da bitirildiğinden, Sırbistan’dan et getirildiği bir ortamda, et fiyatları inmiyor, ithal etin kalitesi tartışılıyor, üretici hayvan satamamaktan yakınıyor, marketler ithal et satışının sadece 2 markete verilmesine isyan ediyor. Ülke yiyecek et bulamıyor et, etteki pahalılığı geçtim.
Ben bu yazıyı yazıyorken;
Rusya 23 Ton tavuk etine sağlığa zararlı diye el koydu. İhraç edilen tavuklar sağlığa zararlı ise, kötüsünü yediğimiz ürünler ne halde düşünmek bile istiyorum.
Yani kırmız et yok, varsa pahalı; beyaz et yok, varsa sağlığa zararlı..
Ülke gün geçtikçe battı batıyor.. Ülke vergi, borç, zam sarmalına girmiş durumda.
Bu işlerin sorumlusu kim diye düşünürken, Ekonomi Bakanı zamları hükümetin yapmadığını, zamların “otomatik” olarak yapıldığını söyledi ve içimizi rahatlattı. Ama “otomatik” olarak zam yapanın kim olduğunu söylemedi.
“Yazık bu ülkeye, yazık bu insanlara, yazık bizlere!
Düşün artık bu halkın sırtından!!!”
Diye yazarken;
“Sanırım, Dolar ve Euro’nun artmasının, enflasyonun patlamasının, ekonominin çökmesinin, zamların, vergilerin, ithal etin, sağlığa zararlı gıdanın, her türlü düzensizliğin sorumlusu benim. Zira biri sorumlu olmalı!
Yani hükümet açık açık, gözümüzün içine baka baka bizle “Dalga Geçiyor, Aptal Yerine Koyuyor”
Diye yazıyorken..
Ben bu tespitlerimi sosyal medyada kamuoyunla paylaşırken, tam da ben bu yazıyı yazıyorken bir yorum geldi ve tüm tespitlerimi, tüm uyarılarımısonlandırdım : “Son araştırmaya göre, bugün seçim olsa birinci parti Yüzde 43 ile AKP görünüyor. Halkımız gayet memnun,boşuna yazıyorsun:)”
O zaman yazıyı da sonlandıralım. İyi geceler..