Borç ve enflasyon

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye ekonomisinin bugünkü durumunu belirleyen iki özellik var: Ağır bir iç ve dış borç ve rant gelirlerinin inanılmaz boyutlara ulaşması.

Bu durum ülkemizi yönetmeye çalışan siyasal iktidarın yapısıyla ve tercihleriyle ilgilidir. Bu iktidar, rant gelirleri yüksek olan kesimleri yeterince vergilendirmiyor. Vergilendirse bile oranlar yüksek tutulmuyor. Bu da yetmiyormuş gibi iktidar yandaşı olanların vergileri siliniyor.

Kamu giderleri için gerekli geliri sağlama yükü işçi ve memur kesimlerinin omuzlarına yıkılıyor. Toplumun her kesiminin tükettiği her şeyden alınan ve kazanç farkı gözetmeksizin alınan dolaylı vergiler sürekli artırılıyor.

Yüksek kazanç ve rant gelirli kesimleri doğru dürüst vergilendirmeyen iktidar kamu giderlerini karşılayamıyor. Başvurduğu çare, içten ve dıştan borç bulmak. Kısa vadeli ve yüksek faizli borç para alıyor. Çünkü paraya ihtiyacı var. Çabuk ve kolay para bulabilmek için bu ağır yükün altına girmekten başka seçenek üretemiyor. Toplam iç ve dış borç yükündeki yükselişin en basit açıklaması bu.

Kamu giderleri için Para bulmak zorunda olan iktidar, varlıklı kesimlerden yüksek faizli ve kısa vadeli borç alıyor. Zenginler zahmetsiz ve rizikosuz yollarla kazançlarını üçe beşe katlıyorlar. Kar ve rant geliri sahipleri, devlete vergi vermek yerine borç vererek hem faiz geliri kazanıyor hem de anaparalarını geri alıyorlar.

İktidar, milyonlarca vatandaştan topladığı vergi gelirlerinin en az üçte ikisini faiz ödemelerine harcıyor. Milyonlarca insan sabahtan akşama kadar çalışarak birkaç bin kişiye faiz ödemiş oluyor. İktidar, gelirlerinin çoğunu borç ve faiz ödemelerine ayırdığı için yeterli yatırım yapamıyor.

Zahmetsiz ve rizikosuz yollarla para kazanmanın keyfini süren özel sektör ise zahmetli ve rizikolu yatırımlardan uzak duruyor; kısa vadeli ve sığ yatırımlara yöneliyor. Bu yatırımlar geniş istihdam olanakları yaratmadığı gibi yeni teknolojileri de getirmiyor.

İktidar, dayandığı yapı gereği, vergi yükünü az kazananlardan çok kazananlara doğru aktaramıyor. Bu ekonomik düzen tarımı geriletti, sanayi sektörünü geriletti, hayvancılığı geriletti. İnşaat ve hizmet sektörüyle durumu idare etmeye çalışıyor. İnsanlarımız çalışma ve üretim yoluyla değil parayla para kazanmanın yollarını arıyorlar.

Bu çarpık düzen böyle sürüp gidemez. Borçlanma ve borcu kapatmak için yeni borç alma toplumsal hastalık haline geldi. Bu yüksek enflasyonlu düzen sadece kamu borçlanmasını artırmakla kalmadı herkesi borçlu yaşamaya itti. Türkiye’de artık ekonomi deyince iki şey konuşuluyor: Borç ve enflasyon.

Ekonomisi hastalıklı duruma gelen bir ülke borçlarını ödese bile yeni kredi bulmakta zorlanıyor; çünkü borç verenler her şeyden önce ekonomilerin sağlıklı olup olmadığına bakıyorlar.

Bu borç sarmalından çıkmak için faiz oranlarını, ücretleri ve fiyatları bir süreliğine dondurmak hem karmaşık, hem de uygulanması zor önlemlerdir. Bu önlemlerin yerine bir defaya özgü servet vergisine gitmek daha doğru olur.

Şunu da belirtelim: Hiçbir olağanüstü önlem, emeğe ve sosyal adalete saygılı bir cumhuriyet iktidarının uygulayacağı “Az kazanandan az, çok kazanandan çok” şeklinde özetleyebileceğimiz bir vergilendirme sisteminden etkili olamaz.

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Borç ve enflasyon
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.