İlan pastasını yüzüne gözüne bulaştıranlar

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yenişehir Ticaret ve Sanayi Odası (YTSO), aslında bir çok kurum, kuruluş ve şirketin çoktan atmış olması gereken bir adımı atarak yerel gazete reklamlarına bir standart getirdi.

YTSO’dan Yenişehir’de yayın yapan yerel gazetelere gönderilen bildiride, bundan sonra dini ve milli bayramların dışında kalan ilanlara ödeme yapılmayacağı ifade edildi.

YTSO’nun bu kararının altında resmi ve dini bayramların haricinde emrivaki olarak yayınlanan ve Oda’ya fatura edilen reklamların çokluğu yatıyor.

Türkiye’de 5’i milli, 2’si ve biri de yılbaşı olmak üzere toplam 8 gün resmi bayram olarak kabul ediliyor.

Bazı gazetelerin ise resmi bayram günleri dışında adeta önemli gün ve haftalar takvimini takip ederek kurum ve kuruluşlar adına yayınladıkları ve fatura ettikleri ilanlar o kuruluşların yöneticilerini rahatsız ediyor.

Bu durum sadece üyelerinin aidatlarıyla ayakta kalan ve amacı üyelerine hizmet etmek olan odalarla beraber kooperatif, dernek ve benzeri oluşumların bütçelerinde beklenmeyen harcamalara neden oluyor.

Tüm gazeteler ve gazetecilerin bu keyfi uygulama içinde olduklarını iddia edemem elbette.

Ancak her kuruluşun kendi bütçesini belirleme ve vereceği ilanları önceden onaylama hakkı vardır.  Bunu “Gazeteciliğin geçim kaynağı veya basının emeğinin karşılığıymış” gibi görmek ve göstermek gazetecilik mesleğine verilebilecek en büyük zarardır. Bu zararı bugüne kadar fazlasıyla vermiş olanların tehditlerine rağmen bu haksız kazanç kapısına derhal bir son verilmeli. YTSO gibi bu işten canı yanan kuruluşlar bir tavır sergilemelidir.

 

Bir yalanı 40 kere söyleseniz doğru olur mu?

 

“Dolmabahçe Camii’ne bira şişeleriyle girmek suretiyle, ayakkabıyla onu da yaptılar” cümlesini ısrarla ve nefretle tekrarlayan bir başbakanın ruh halini yorumlayabilmek mümkün mü?

Tüm bu iddialara karşı “Camide içki içildiğini görmedim, camide yaralılara tıbbi müdahale yapıldı” diyerek dik duran müezzin, bizim şehirdeki din tüccarı, siyaset kuklası bazı müezzinlere de örnek olur mu?

Başbakan, “Benim başörtülü kızıma saldırdılar, yerlerde sürükleyip tekmelediler” diyerek yıllardır sürdürdüğü başörtüsü siyasetine farklı bir kulvar açarken, bölgede bulunan mobese kameralarının olayın yaşandığı iddia edilen saatlerdeki kayıtlarına neden ulaşılamıyor?

“Elinde palasıyla halka saldıran, sokaktaki bir adamın boynunu yaralayan, bir kadına acımasızca tekme atan, onlarca kişiye saldıran palalı bir caniyi salıvermek de neyin nesi?

Senin saldırıya uğradığı bile meçhul olan hayali “başörtülü kızın” insan da elinde palayla sokağa salıverilen adamın tekmelediği başörtüsüz kadın insan değil mi?

“Elimizde görüntü var, cuma gününe kadar açıklayacağız” diyen başbakana aradan kaç cuma geçtiğini sormak gerekmez mi?

19 yaşındaki gencin Eskişehir’in ara sokaklarında coplarla linç edilerek öldürülmesinin de görüntüleri elinizde mi?

Güney Doğu’da devletin egemenliğine hiç olmadığı kadar meydan okunduğu şu günlerde, başbakanın Gezi Protestocuları Türk bayrağı yaktı iddiasını ne kadar samimi buluyoruz?

“Yaşananların arkasında yahudi faiz lobisi var” diyen bir başbakanın faizden ve yahudi sermayesinden gerçekten rahatsız olduğu düşünülebilir mi?

Türkiye’nin dört bir yanında çevre talanı sürerken ve su kaynakları dahil olmak üzere doğal alanlar özel sektöre peşkeş çektirilirken “2 milyar ağaç diktim” diyen bir başbakanın matematik bilgisini sorgulamak gerekmez mi?

“Ben herkesin başbakanıyım” dedikten sonra “Yüzde 50’yi evinde zor tutuyoruz” cümlesini kuran bir başbakanın toplumun her kesimini kucaklaması mümkün mü?

İnsanlar belediyelerin imkanlarıyla AKP mitinglerine taşınırken, “Eylemciler para aldı” iddiasını tekrarlamak ne kadar gerçekçi?

“Eylemciler Polis öldürdü” iddiasını ortaya atarken polis kurşunuyla vurulan vatandaşı görmezden gelmesi insanlığın hangi seviyesi?

“İleri demokrasi ülkesiyiz, hukuk devletiyiz, herkese eşit mesafedeyiz” yalanlarına inanmamızı gerçekten bekliyor musun?

Bir garip fatura hikayesi

 

Geçen yıl terk ettiğim Turkcell son faturamdan kalan küsüratlardan bana 1,42 TL (Bir Lira Kırk İki Kuruş) borç çıkarmış. Üşenmemiş evrak hazırlamış. Yasal takip başlatmış. Tebligat göndermiş. Avukat vekalet ücreti, icra masrafı, gecikme faizi eklemiş. Borcumu 40,41 TL’ye yükseltmiş (Kırk Lira Kırk Bir Kuruş).Turkcell’in avukatını aradım. Üşenmem 2000 TL’ye avukat tutarım bu borcu ödemem dedim. Pazarlık yaptık, 0,16 TL (16 Kuruş) gecikme zammını kabul etmek şartıyla 1,58 TL (Bir Lira Elli Sekiz Kuruş) ödeyerek dosyayı kapattım. PTT’nin yurtiçi tebligat gönderme tarifesi ise 8 TL. Kısacası Turkcell bu işten zararlı çıktı.

 

Başbakan kart kullanmamı istemiyor…

 

Türkiye Finans (TF) Kredi Kartı satış temsilcisi hanım efendiyle telefon görüşmem:

TF: İyi günler Türkiye Finans Katılım Bankası’ndan arıyorum. Happycard, Türkiye Finans ve Garanti Bankası işbirliğiyle yapılan anlaşma çerçevesinde Bonus özellikli olarak Türkiye Finans tarafından çıkarılan yeni bir kredi kartıdır. Kartınızın hangi adresinize gönderilmesini istersiniz?

 

BEN: Kart istemiyorum teşekkür ederim…

 

TF: Peki özel bir sebebi yoksa nedenini öğrenebilir miyim Tayfun Bey?

 

BEN: Özel bir sebebi var aslında, Başbakanımız kredi kartı kullanmayın dedi. Ben de kart istemiyorum.

 

TF: Teşekkür ederim (?) Tak…

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
İlan pastasını yüzüne gözüne bulaştıranlar

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.