Yunus Emre bizlere farklı şeyler gösteriyor. Mesela umut ve mutluluk. Bu konuyu Prof.Dr Ahmet İnam hocanın kitaplarında okuduğum zaman aklıma gelen isimlerden biri de Yunus olmuştur. Farabi mutluluğu formüle ederken bir yerde “ Matematik, fizik ve anadilini çok iyi bilen kişinin mutsuz olması mümkün değildir.” Diyor.
Mutluluk hazların gerçekleşmesi anlamına gelmediği bilinen bir olgudur. Bizler mutlu olduğunu söyleyen insanlara bu açıdan bakabiliriz. Beklentilerim gerçekleşti ifadesinden neyi anlıyoruz?
Beklemek: Boş vermişlik, korkaklık, kendini avutma
Doğal bekleme: Bilinç dışı bekleme yani yaşamın devamlılığını bekleme
Gerçek bekleme: Beklediğinin ne olduğunu bilme fakat donanımın yeterli olmadığı bekleme. Buraya kadar olan kısım günlük hayatta birçoğumuzun yaşadığı bekleme şekli diyebiliriz. Yunus bu noktada bizlerden ayrılıyor ya da biz ondan ayrılıyoruz.
Sıkı bekleme: Geleceği kollama, geleceğe hazır olma, bilgi donanımı, deneyim, tavır değişikliği ile bekleme. Ahmet İnam hoca kitabın da umudun burada ortaya çıktığını yazıyor.
Saf bekleme: (Arı bekleme ) Bu ne beklemedir, ne gevşek ne sıkı bekleme çeşididir. Olana kendini bırakma olanın içinde olarak bekleme halidir. Umut burada karakter haline geliyor. Tıpkı mutluluk gibi, dürüstlük gibi, mertlik gibi.
Yunus hangi bekleme ile yolda yürüdü ve hangi seviyeye ulaştı? Bu açıdan baktığımızda mutluluk kavramı bizdeki ile örtüşüyor diyebilir miyiz?
Yunus’u neden özledik, Nerede özledik?
Kendi yaşam küremiz içinde Yunus’u bulamıyoruz ve hayatın içinde özlemini yaşıyoruz.
Nerde kaybettik?
-Trafikte yol verme kavgası yaparken
-Kadın, çocuk, yaşlı haklarını yok sayarken
-Yerleşim alanlarını kurma aşamasında doğayı yok ederken, doğaya aykırı işler yaparken
-Düzen oluşturma aşamasında farklılıklara söz hakkı tanımazken
-kendi gerçeklik küremizi tek ve tartışmasız kabul ederken
Mülkiyet duygusu ile sevgiyi yok sayarken
-Ya-yada yı benimseyip, hem-hem deyi yok sayarken
-Kendimiz ile yüzleşmelerden kaçarken
-Ad koyarak, sınır çizerek bu sınırın dışında kalan özellikleri yok ederken
-Bölüşüp çok olmayı insan vasfından çıkarırken
-Bütün eylemlerimize bir karşılık beklerken
-En önemlisi iyi kavramını unutup kendimizden vazgeçerken
İçimizdeki Yunus bilinç seviyesini ya kaybettik ya da hiç ulaşamadık.
Yunus Emre’yi taklit yolu ile takip edemeyiz. Maalesef bu yol bizi karbon kopya yapar ve bir değeri olmaz.