Siyasetçinin görevi doğruyu söylemektir. Siyaset yalan söyleme sanatı değildir. Halkın doğruları öğrenme hakkı vardır. Gerçekler halktan gizlenemez, gizlenmemelidir.
Tabi durum Türkiye’de tam tersidir. Ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı sürekli gerçek dışı şeyleri gerçek gibi ifade etmekte, siyasi emeller için hiç çekinilmeden yalan söylenmektedir.
Örneğin geçtiğimiz hafta Cumhuriyetimizin 92. Yıldönümünü kutladık. Cumhurbaşkanı, ilk defa bu makamın halkla buluştuğunu, daha önce Cumhurbaşkanlığı’nın halka kapalı olduğunu söyledi. Peki gerçek bu muydu? Tabi ki de, her zamanki gibi bu büyük bir yalandı.
Halkın esamesinin okunmadığı, hiçbir varlığının olmadığı padişahlık yönetiminden, demokratik bir Cumhuriyet’e geçmemizi ve bizlerin “kul değil bir birey (vatandaş)” sağlayan ülkemizin kurucusu ve kurtarıcısı Mustafa Kemal Atatürk, Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nü her zaman halka açmış, Cumhuriyet Bayramlarında birçok kez köşkte halkla buluşmuştu. Hatta bu konuda, Cumhuriyetin 10. Yılında özel bir organizasyon da yapılıp, ülkenin dört bir yanından bayram kutlaması için halk temsilcileri köşkte ağırlanmıştır.
Hatta Atatürk, hastalığının son dönemlerinde istirahat ettiği Dolmabahçe Sarayı önünden geçen bayram kutlaması yapan öğrenciler ve halka, bizzat Sarayın bahçesine inerek ya da halka en yakın olabileceği bir noktadan el sallayarak bayramlarını kutladığı bilinmektedir.
(Burada Atatürk’ün adını bir kıyaslama gibi kullandığım düşünülmesin, zira kıyas yapılacak adam bu ülkede mevcut değildir.)
Mesele “cumhur” meselesi değildir, mesele yalan söyleyerek halkı kandırmak, halka, millete “lafta” yakın gözükmek, halka yakın olarak oylarına talip olmaktır.
Türkiye’de başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Erdal İnönü gibi ismiler her zaman halkın içinde olmuş, hiçbir zaman yüzlerce ya da binlerce koruma ile dolaşmamıştır. Yurt dışı ziyaretlerle birçok ülkeyi bedava görmek varken, hemen hepsi sık sık yurt içi ziyaretler yapmış, ülkede sorunlara bizzat yerinde çare bulmuş, halkla birlikte çözümler üretmiştir. Örneğin bu saydığım isimler, ülkede ne zaman kriz ortamı olursa o zaman yurt dışına kaçmamıştır.
Makamı halktan uzak tutmak aslında Kenan Evren’den sonra, Erdoğan döneminde ortaya çıkmıştır. Halk sefalet içerisinde iken, israf içerisinde kocaman yeni bir saray yaptıran ve sarayın içindeki yüksek duvarlar arasında yoğun güvenlik önlemleri altında yaşayan Erdoğan, “kendi” balkonundan yaklaşık 200 M. İlerideki halka karşı hitap etmiştir. Böyle mi “cumhur”a kapılar açılmıştır.
Cumhura devletin kapılarını açmak, önce halka gönlünü açmak ile olur. Yalansız bir şekilde devlete gönül kapılarını açıp, HALK GİBİ YAŞAMAK LAZIM.
Erdal İnönü gibi, yanında bir tane bile koruma yokken, pazarda halkla birlikte tezgahtan limon seçemiyorsan, o zaman cumhura kapılarını açmamışsın demektir.
Halkın yarısı yoksul, bunun da yarısı açken, sen eğer ayakkabı kutularını para ile doldurmuyor, villalar, arabalar, onlarca eve sahibi olmuyorsan, HALK GİBİ YAŞIYORSAN, işte o zaman halk adamısın demektir.
Sarayda, halktan bir haber zevk-ü sefa yapıyorsan cumhurla birlikte olamazsın.
Cumhurla bir olacaksan, yüzlerce korumadan vazgeçeceksin demektir. Halka yakın olmak, gerçekten erişilebilir olmaktır.
Hele ki, halka hakaret eden, küfreden, halkla kavga eden, Soma’da halkı dövdüren, birçok yerde halkı azarlayan, üstüne yürüyen, her fırsatta halkı her türlü başlıkta bölen bir kişi cumhurla birlikte olamaz.
Cumhurla birlikte olmak, halkın bir kısmına değil tamamına her türlü kapılarını açmaktır.
Halkla birlikte olmak, halka yakın olmak, halk gibi olmaktır. Binlerce liralık kostümlerle, milyon değerinde araba, uçak vs. ulaşım aracı ile üçüz, dördüz villalarda oturarak, halk adamı olunmaz. Ancak halkı kandırarak, halk adamı gibi görünmek olur bu.
Halkla birlikte olmak, Uruguay Devlet Başkanı gibi olmaktır.
O yüzden, Cumhurbaşkanlığı makamı ilk kez halka açılıyor demek, camileri ağır yaptılar, ezanı, Kur’anı yasakladılar demek kadar büyük bir yalandır.
Ayrıca unutmadan söyleyeyim, vals de Osmanlı zamanında ülkemize gelmiştir ve Yıldız Sarayında kutlamalarda vals müziği çalınır ve vals yapılırdı.
Saygılarımla Reis-i Cumhur..