Yazmak da zor, konuşmak da.
Anlamak ve kabullenmek de.
Unutmak ise mümkün değil.
Onun için ben onları ölümsüz hayat ağacına benzetirim.
*
Hayatlarında hiç kimseye tokat bile atmamış,
Üçü Yenişehirli, 7 üniversite öğrencisi genç,
39 yıl önce 8 Ekim günü
Kana susamış katiller tarafından katledildi.
Kullanılan yöntem,
Aç kalmış bir hayvanın, avına saldırmasından daha vahimdi.
Her aşaması, ölmesin acı çeksin, anlayışıyla planlanmıştı.
Ve bizler, o gün onlarla birlikte öldük.
Üstelik ne ilk ne de son ölümümüz oldu.
Ama her defasında yeniden dirildik
*
8 Ekim bu nedenle 39 yıldır unutulmuyor,
Bu nedenle unutturulmuyor.
Anılarını yaşatmak;
Her yıl mezarları başında konuşmak, birkaç karanfil bırakıp,
Anılarımızı tazelemek değil sadece.
Bizler, tıpkı onların yapacağı gibi
Hayata ve insana dair ne varsa,
İçinde olmaya çalışıyoruz.
Değişirken değiştirmeye,
Soru sorup itiraz etmeye
Ve her yanlışın karşısında durup, bildiğimizi söylemeye devam ediyoruz.
Bu hep böyle olacak.
*
Evet, 8 Ekim, ülke genelinde yaşanan acının, yanan ateşin ilçemize düştüğü gündür.
Ateşin düştüğü yeri yaktığı, gerçeği ile yüzleştiğimiz gündür.
8 Ekim, katlanılmaz denilen acının tadıldığı,
Efraim Ezgin, Latif Can, Osman Nuri Uzunlar ve dört arkadaşının gözü dönmüş katillerce öldürüldüğü gündür.
8 Ekim, insanı cani, hayatı yaşanmaz görmeye başladığım tarihin yıldönümüdür.
8 Ekim, insanın insana yapabileceklerinin, bir sınırının olmadığını anladığım gündür.
8 Ekim, 39 yıldır dinmeyen acımın tazelendiği,
Çok sevdiğim üç arkadaşımı kaybettiğim gündür.
8 Ekim gülmeyi unuttuğum günün, 39 yıldönümüdür