Hayatın içinden

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Çekingen hali, mekâna ilk kez girdiğini düşündürdü bana.
Herkese baktığı halde kimseyi görmeden boş bulduğu ilk sandalyeye oturdu.
Ceketini düzeltti. En yakınında oturanları süzdü.
Sonra gözlerini daha ilerideki masalara çevirdi. Tanıdık bir yüz aradı.
Merhaba demek istiyordu. Ama nafile..
Yan tarafta sehpanın üzerindeki gazeteyi aldı.
Sayfaları çevirmeye başladı.
Amacı gazete okumak değildi.
Bulunduğu yere uyum sağlamaya çalışıyordu.
Rahat olmalıydı.
Tedirgin olmam için bir neden yok, diye düşündü ama tedirgindi.
Duvarları, tavanları, önünü arkasını bir kez daha inceledi.
 Birden başucunda biri belirdi.
 “Hoş geldiniz, bir şey içmek ister misiniz?” dedi.
Soruyu anlamıştı.
Ancak cevabı zordu.
Çünkü burada ne içileceğine dair bir fikri yoktu.
Bir süre daha düşündü. Yan masaya kaçırdı gözlerini. Çay bardağını fark etti.
“Çay” dedi kısık bir ses tonuyla.
*
Evet siparişini vermişti. Çay içecekti.
Tam o sırada yeni bir soru geldi.
“Normal çay mı?” dedi görevli.
Nasıl ya? Diye geçirdi içinden bizimki.
Çayın normali, anormali mi olur diye sürdürdü şikâyetini ama dillendiremedi.
“Normal” diyebildi.
Kendini getirilen çay, bildiği, içtiği çaydı.
Ancak daha başka nasıl çay var diye de meraklandı.
 Yoksa kendisi ile alay mı edilmişti.
Sezgilerine güvenirdi. Alay değildi.
 Hem sonra niye alay etsinler ki diye geçirdi aklından.
*
Ses çıkarmamaya çalışarak karıştırdı şekerini.
Kaşığı bardaktan çıkarmadan, işaret parmağıyla sabitleştirerek bir yudum içti.
Sigara geldi aklına. Masada küllük yoktu.
Gömleğinin cebinden, iki parmağının marifetiyle sigarasını çıkardı.
Avucunun içine sıkıştırdığı çakmağı ile çayını alıp dışarıya çıktı.
*
Bir taraftan çayını içiyor diğer taraftan da normal olmayan çayı düşünüyordu.
Neydi o?
Bildiği dışında başka bir çay gerçekten var mıydı?
Sormaya karar verdi.
Bir süre sonra, boş bardağı almaya gelen görevliye, yine kısık bir ses tonuyla
Başka ne çaylarınız var?” deyiverdi.
“Bitki ve meyve çaylarımız var” dedi görevli.
Sorunun cevabı bir karmaşa daha yarattı kafasında. Pişman oldu sorduğuna.
Tam Vazgeçecekti ki  “Bitki çayı” deyiverdi.
Durumu kurtardığını düşündüğü bir sırada,
 “Hangisinden vereyim” deyip saymaya başlayan görevliye,
 “Evet, ıhlamur” dedi birden.
Ihlamuru bilirdi. Ne zaman bitki çayı olmuştu ki ıhlamur?
“Saçma sapan iş” diye geçirdi aklından.
Kendine getirilen bir kupa sıcak su ile küçük kâğıt ambalajlı poşete anlam veremedi.
Bildiği böyle değildi.
Ne yapacaktı şimdi.
 Öylece bırakıp kalkmayı geçirdi aklından.
Biraz daha oturayım, diye düşünürken,
Bir arkadaşı geldi mekana.
Ayağa kalktı. Masasına davet etti. “Ne içersin” diye sordu.
 “Ben de bir ıhlamur alayım” dedi arkadaşı.
İşte sorun çözülmüştü.
“Sen bunu iç ben soğuk bir şey içeceğim” dedi.
Artık rahattı. Saatine baktı. Uzun süredir oturduğunu sanmıştı.
Hayır, geleli henüz 15 dakika olmuştu.
15 dakikanın, çok uzun bir süre olabileceğini anladı.
Ayrıca ıhlamurun bitki çayı olduğunu.
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Hayatın içinden
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.