1915 doğumlu Mehmet Emin Lapacı ise ilçede yaşanan mezalimi daha detaylı bir şekilde anlatıyor; “Yenişehir’in işgalinde dedem bizim sokak kapımızı, direklerle arkasından dayakladı. Yunanlılar tekme vurup kırıp ta içeri girmesinler diye. Yenişehir’in içerisi çok sessizdi ve biz sessizliği dinlerdik. O vakit elektrik yoktu. Akşamla yatsı arası gece dinlerdik: “imdat! İmdat! Cankurtaran yok mu? Allah aşkına yetişin!” diye kadın kız sesleri hala kulaklarımdadır. Komşulardan kimse dışarı çıkmaya korkuyor, evden o feryatları duyunca. Her mahallenin kadınları, genç kızları bir yerde toplanırlardı. Bizim mahallemizde ki genç kızlar Davutoğlları’nın evi diye bir yere toplanmışlar. Orada bir kızcağız dört Yunanlı tarafından tecavüze uğramış. Onun ismini biliyorum ama hiç kimseye söylemedim. İşte Yunan bu kadar zulmetti. Burada “Saray Hamamı” denilen bir hamam varmış. Yunanlı komutan “karavana pişirmek için odun ne arayacağız yakın bunu! Yakın!” demiş. Sonra Yunanlılar bu Saray Hamamı’nı yıktılar yaktılar. Yunanlılar Yenişehir köylerinde durmadılar. Gitti öküz sığır aldı geldi, burada askerine yedirdi. Yenişehir’i yıkıp yağmaladı. Yenişehir’in 3/4 ‘ü yandı, yakıldı. Yunan giderken yaktı.”[1]
Yunan askerinin işgal sırasındaki zulümlerinin yanında o güne dek bu topraklarda halk ile içi içe komşu yaşayan Ermeni ve Rum birçok eşraf da yapılan zulümlere katılmışlardı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi Harici Siyasi’ye ait 26 Kasım 1920 tarihli evraktan Ermeniler ve İznik tarafındaki gayri Müslimlerin de katıldığı yağmalarda Beypınar, Papatya ve Köprühisar köylerinde Türklere ait her şeyin yağmalandığını anlıyoruz.[2]
Yenişehir’in ilk kez işgal edildiği 20 Ekim 1920 gününün ardından Hüdavendigâr İstînâf Müddeî-i Umumi’sinden[3] rapor istendi.[4]Osmanlı Arşivi’nden elde ettiğimiz bu rapora göre ise 26 Aralık 1920 tarihinde ilçede bulunan Müdde’i Umumi Hasan Aşki Bey’in Dâhiliye Nezâreti’ne bildirdiği üzere “Yenişehir hükümet ve belediye daireleri, ibadethane Yunan askerlerinin çekilmesi sırasında bombalanmış, çarşı tamamen yakılmış bu esnada bir çok da ev yanmıştır. Halkın evlerinde işyerlerinde malları ve eşyaları, caminin halı ve seccadeleri askerlerin ardından Rum ve Ermeniler tarafından çapulculuk ve yağma ile Gemlik tarafına götürülmüş, Yürekler acısı tecavüzlerde bulunulmuş yalnız can kaybı olmamıştır. Bu kazaya bağlı yirmi kadar köy bu neticede yakılarak eşya ve koyun keçisi Gemlik tarafına götürülmüş”[5] denmektedir.
Ayrıca merkezde talan edilen yerler hakkında bir başka evrakta da Ethem Paşa Oteli ve civarındaki binalar, Hacı Gökgöz’ün gelir getiren tüm mülkleri, Hacı Tahir’in oğlu Mehmet Efendi mahalledeki yapıları Yunanlılar tarafından bomba ve gaz yağı dökülmek suretiyle talan tahrip kullanılamaz edilmiştir denilmektedir.
Yenişehir dışında köylerde ise Paşayayla köyünde köyün tamamı yakılmış ve köylü çoğunluyla katledilmiş, Beypınar, Köprühisar ve Papatya köyleri yağma ve talan edilip yakılmış, Karabahadır’da ibadethaneler ayaklar altına alınmış Yunanlıların tecavüzüne uğramış[6], daha birçok köyde aynı zulüm ve facialar yaşanmıştır. Devam edecek
[1] Aynı eser S:326,327
[2] Başbakanlık Osmanlı Arşivi Harici Siyasi evrakı 2619/45 (Arşiv Belgelerine Göre Balkanlar’da ve Anadolu’da Yunan Mezalimi II Anadolu’da Yunan Mezalimi, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivleri Daire Başkanlığı Yayın Nu:30, Ankara 1996, S:125
[3] İstînâf Müddeî-i Umumi: Savcı
[4] Osmanlı Arşiv Belgeleri Işığında İşgal Döneminde Bursa, T.C. Başbakanlık Atatürk, Kültür, Dil, Tarih Yüksek Kurulu, Atatürk Araştırma Merkezi
[5] Başbakanlık Osmanlı Arşivi Harici Siyasi evrakı 2619/58, aynı eser, S:130
[6] Aynı eser S: 167