Sakalları uzamış, yorgun, öfkeli ama kararlı işçi TV kameralarına haykırıyor: “AKP’nin bir sloganı vardı, hayaldi gerçek oldu diyorlardı. Bizim bir kıdem tazminatı hayalimiz vardı, hayaldi yalan oldu”
AKP iktidarının işçinin iş ve gelecek güvencesi olan kıdem tazminatına el koyması operasyonu büyük toplumsal olaylara neden olacak. İktidar bu konuda direnişi kırarsa sırada memurun emekli ikramiyesi var. Bu nedenle memur sendikaları “beni ilgilendirmiyor” diyerek konuya duyarsız kalmamalı.
Kıdem tazminatı işçi sınıfının uzun yıllar süren mücadelesi ile elde edilmiş bir kazanım. Sendikal mücadelenin güçlü olduğu 1965-1980 arasında yasaların tanıdığı kıdem tazminatı hesabı toplu sözleşmelerle genişletilip işçilerin işten çıkarılmasında, ya da emekliliğinde geleceklerini güvence altına alabilecek birikimleri oluyordu.
Otellerde çalışan garsonların maaşlarına özenen 12 Eylül darbesinin lideri Kenan Evren işçilerin bu hakkına kısıtlamalar getirdi. Sendikaları baskı altına aldı. Darbelere “karşı” olduğunu söyleyen AKP 12 Eylül darbesinin yapamadığını yaparak kıdem tazminatını yok etmenin yasal yollarını arıyor.
Yine geçtiğimiz günlerde TV kameralarına konuşan bir işveren “işçileri işten çıkaracağız ama kıdem tazminatını ödeyemediğimiz için çıkartamıyoruz” diyerek baklayı ağzından çıkartıyor.
12 Eylül öncesi emekli olup kıdem tazminatı alan bir işçi, ya da emekli ikramiyesi alan bir memur eline geçen parayla bir daire, Anadol marka bir otomobil sahibi olur, artan parasıyla da bir Tekel bayii ya da mahalle bakkalı açar, aktivitesini yitirmezdi. Bazı işçiler iş yeri açarak edindikleri mesleki deneyimi kendi adlarına sürdürür, üretime katılırlardı. 12 Eylül sonrası reel ücretlerdeki düşüş ve kıdem tazminatına esas gün sayısının sınırlanması sonucu ele geçen tazminatla bir dairenin bir odası ancak alınabiliyor. Ne yazık ki daireleri oda oda almak da günümüz koşullarında olası değil.
Çıkarılmak istenen yasada işveren kıdem tazminatından tamamen kurtulmasa bile oluşturulacak kıdem tazminatı fonunda birikecek para işten çıkarılacak işçiye ödenecek. Ancak hak ettiği tazminat bir seferde ödenmeyecek. Yarısı ya da bir kısmı ödenerek kalanı yıllar sonra ödenecek. Parça parça ödenecek tazminat doğrudan işverenin cebinden çıkmayacağı, fondan karşılanacağı için çalışanın hiçbir iş güvencesi kalmayacak. Dahası kıdem tazminatının tamamı, ancak işçinin ölümü halinde varislerine ödenecek. Böylelikle “mezarda emeklilik” hayaldi gerçek oldu diyebileceğiz.
İşçi sınıfı var olan kıdem tazminatı hakkını kırmızıçizgi ilan ederek bu hakkını yitirmemek için var gücüyle direnmeye hazırlanıyor. Bu konuda ödün verecek sendika ise artık sendika olmaktan çıkıp işveren örgütü durumunu tescil edecek.
İşçi sınıfının hayallerinin yalan olmasına tahammülü yok. Öyle anlaşılıyor ki Taksim Gezi parkında birkaç ağaçla başlayan yurt çapındaki ayaklanma, bu kez kıdem tazminatını ve iş güvenliğini yok etme girişimi ile ivme kazanacak.
Yorumlar kapalı.