Türkiye tarihinin en karanlık 12 yılını yaşıyor. Bu karanlık dönemin daha ne kadar süreceğini bilemesek de dönemin pislikleri ortaya dökülmeye başladı.
En karanlık dönem dediğimiz 12 Eylül dönemi 7-8 yılda, 12 Mart dönemi 3 yılda sona ermişti. Bu dönem henüz sona ermese de suçluları birer birer ortaya çıkmaya başladı. Şimdi suçu birbirlerinin üzerine atıp kurtulmaya çalışıyorlar.
“Ne istediler de vermedik”, “Polisi onlara teslim ettik” diyenler, şimdi koro halinde “aldatıldık” diye bağırıyor. Polis şefleri sorgulanıyor, savcılar hakimler görevden alınıp haklarında soruşturmalar başlıyor. “Ben bu davanın savcısıyım” diyen şimdilik soruşturmadan kurtuluyor. Hakimler ile savcıların polis şefleri ile birlikte Boğaz’da yaptığı tekne turunun fotoğrafını yayınlayan gazetecilerin tutuklandığını unutuyorlar.
Bütün polislik yaşamında sol örgütleri izlemiş Hanefi Avcı F tipi örgütü açığa çıkartan “Haliç’te Yaşayan Simonlar” adlı kitabı yazınca tutuklanıyor. “Yasadışı sol örgüte üye olmak” suçlaması ile mahkum edilip cezası onaylanıyor. Genelkurmay Başkanı “silahlı suç örgütü kurmak ve yönetmek” suçundan mahkum edilirken, ülkenin gelmiş geçmiş en büyük silahlı suç örgütünün 2 numaralı adamın tanıklığına kimse şaşırmıyor.
Binlerce subay içeri atılıyor. Ülkenin her yerinden yeni gazetelere sarılmış, ama “önceden” gömülmüş silahlar fışkırıyor. Emekli subayların defterlerinden gömülü silahların haritaları çıkıyor. Polis bu haritalar elinde kazı yapıyor. Kazı yapılan yer ile harita birbirine uyumlu olmasa bile yine de silah çıkıyor. Aynı seri numaralı silah ve bomba birden fazla kazıda ortaya çıkıyor.
Suriye’ye silah götüren MİT tırlarını yakalayanlar içeri atılıyor. MİT’çiler serbest bırakılıyor. Öte yandan şimdi iktidarın “paralel” diye yırtındığı örgütün yurt dışı örgütlenmesini ilk ortaya çıkartan MİT elemanı Kaşif Kozinoğlu cezaevinde meçhul şekilde ölüyor.
Bütün bunlar şimdi bize masal gibi geliyor. Oysa bunları yaşadık. TV ekranlarında, gazete sayfalarında aylar ve yıllar boyu cemaat tarafından ortaya çıkarılan “dehşetengiz” örgütler hakkında yayın yapıldı. Bu yayınlara katılanlar şimdi “aldatıldık” korosundalar.
Bugünlerde Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’un “İn” adlı kitabı piyasaya çıktı. Bu kitap geç kalmış olmakla birlikte içinde anlatılanlar insanı dehşete düşürüyor. Her ne kadar anlatılanlar Silivri Mahkemesinde yargılananlarca da dile getirilse bile o zamanlar onlara kimse inanmadı.
Kitapta anlatılanları okurken 5-6 yıl öncesine ait gazete koleksiyonlarını bulup birlikte okuyabilirseniz çok daha ibret verici olacak. “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diyenler, başından beri bir kanalizasyon çukuru (kibar adını yazdık) içinde yüzdüler.
Bu daha başlangıç. Bekleyin. Soruşturma tepelere çıkınca daha neler göreceğiz…
Hiç kimse “aldatıldık” diyerek bu işten yakasını sıyıramayacak.
Yorumlar kapalı.